Popüler Kültürün Serin Suları

Gökhan Kırlangıç

Çokluk iyi midir her zaman? Çok sevilen bir film, çok satılan bir telefon, çok okunan bir kitap koşulsuz bir biçimde ona iyi, güzel vasıflarını kazandırır mı? Bazılarımız için cevap “hayır” olsa da büyük çoğunluğumuzun seçimleri yanıtımızın aslında “evet” olduğunu ortaya koyuyor.

Uslanmaz bir moda takipçisiyseniz, ihtiyacınız olmadığı halde sürekli telefon değiştiren bir teknoloji çılgınıysanız, izlediğiniz dizinin dünya görüşünüzde neye karşılık geldiğini sorgulamayan bir dizi kolikseniz, neredeyse hiç kitap okumuyor, okuyorsanız da best-seller’leri (çok satan) takip ediyorsanız sizin cevabınız da “evet”tir. Yani kısacası siz de popüler kültürün serin sularında umarsızca kulaç atmaktasınızdır. Nereye gittiğini bilmeden sadece o suyun serinliğinden aldığı hazzı düşünen amaçsız yüzücülersinizdir...

Biraz ağır oldu galiba ama “Dost acı söyler” sözünü arkamıza alıp böyle bir giriş yapalım istedik. Tabi önce çuvaldızı kendimize doğrultarak. Bu ay popüler kültürün biz gençleri nasıl etkilediğini ele almak istiyoruz. Giydiğimizden izlediklerimize, yediklerimizden dinlediklerimize, konuşma şeklimizden düşünce dünyamıza hatta manevi değerlerimize popüler kültürün bizi nasıl da kendi kıskacında sıkıştırdığını beraberce görelim diye...

Adına Popüler kültür deniken bu kültürün en belirgin özelliği hep özgürlük, sınırsızlık gibi unsurlara vurgu yapmasıdır aslında. Söz gelimi “İstediğin gibi yaşa”, “İstediğin gibi yap” sloganları atılan popüler kültür, insana sınırsız bir dünyayı işaret ederken aslında insanı kendi hazzına mahkum ediyor. Yani haz alamadığında mutlu ol(a)mayan bireyler üretiyor. Hal böyle olunca vefa, yardımseverlik, fedakarlık, anlayışlılık, azla yetinme gibi hasletler hiç akla gelmiyor. 

Peki ne yapalım dediğinizi duyar gibiyim .

Zor değil aslında

Öncelikle çocuklarımıza ve gençlerimize ahiret bilincinin yerleştirilmesi gerekiyor. Diğer taraftan popüler kültürün beşiği olan Batı kültürünün içine düştüğü dram vurgulanmalı. Bu dramın/trajedinin popüler kültürle ilişkisi gençlerimize açıklanmalı. Çocuklarımıza sabır ve davranış kontrolü kazandırmak fevkalade önemli. Çocuklarımızı konfor içinde büyütmemeliyiz. Onları zorluk ve sıkıntılara hazırlamalı; arzu ve isteklerini erteleyebilmeyi öğretmeliyiz. Bu, küçük yaşlardan itibaren kazandırılması gereken bir şey. Bir de çocuklarımızı hedef ve amaç sahibi yapmalıyız. İçinde yaşadığı dünyayı inandığı değerler uğrunda değiştirmek gibi ulvi bir amaç edinmeliler. Çünkü kötülükten kaçarak korunamazsınız, ancak kötülükle mücadele ederek kötülükten korunabilirsiniz.”

“Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan” sorusu gibi karmaşık bir hali vardır popüler kültürle aramızdaki ilişkinin. Hedefsiz olduğumuz için mi popüler kültürün düşünmeyen beyinlerine dönüşürüz, yoksa düşünmeyen beyinlerden olduğumuz için mi popüler kültürün hedefsizliğini kanıksarız? Şüphesiz her ikisi de birbirini besliyor. En iyisi, hangi durumda olursak olalım kendimize ulvi bir hedef belirleyip çoğunluğun düştüğü bu hatadan sıyrılmamızdır. Zira popüler kültürün önümüze koyduğu yegane amaç olan mutluluğa da ancak bu şekilde gerçekten ulaşabiliriz.

Kalın efendim sağlıcakla