PKK, MEDYA, PARALEL YAPI İŞBİRLİĞİ

Murat Can

Erdoğan ortaya siyasi kariyerini de koyarak büyük bir risk aldı çözüm sürecini başlattı.

Amaç neydi?  

Her ne milletten olursa olsun çocuklar ölmesin.

Savaş bitsin huzur gelsin, birlikte büyüyelim.

Batının oyunlarına gelmek yerine kaderimizi kendimiz çizelim.

Barış gelsin.

Ülke ekonomik kalkınma ve refah içinde olsun.

Peki, ne oldu?

Bu iyi niyetli yaklaşımı herkes dinamitledi.

Batının uşağı olmuş, karaktersiz ve kişiliksiz satılmış siyasi figürleri barış mesajları verirken, dağ kadrosu her an ihanetin zemini hazırladı.

Bugün büyük bir ihanet şebekesi var karşımızda.

Ancak ne gariptir ki ihanet şebekesi hedefe Erdoğan’ı koyuyor. Doğu’da PKK vuruyor. Batı’da ise gizli işbirlikçileri medya...

Bir tane camları kırıldı diye yaygara kopartanlar aslında PKK ile işbirliği yaparak ülkeyi kuşatma altına almaya çalışıyor.

Maksat aynı. Halkın kendi iradesiyle getirdiği iktidarı yok edip pijamayla karşılayabileceği başbakanlar türetmek.

Daha acı olansa bu propaganda toplumun bazı kesimlerinde karşılık buluyor.

Bu ülkeyi içinde bulunduğu bataktan çıkartan ve Büyük Türkiye idealinden başka bir amacı olmayan Sayın Cumhurbaşkanımızın hedefe konulması olayların asıl nedeninin göstergesi.

PKK öldürürken Sayın Erdoğan’ın suçlu ilan edilmesi…

Öldüren PKK, savaşan PKK ama savaş Saray’ın savaşı. Ne kadar haysiyetsiz bir propaganda…

Medya, paralel yapı, PKK ve dış güçler müthiş bir işbirliğiyle bizleri kuşatma altına alırken şu oyunu görüp uyanık olmalıyız.

Milleti uğruna bu kadar fedakarlık yapıp, huzur adına kendini bile feda edebilecek böylesi bir insanın kuyusunu kazıyanların yakın bir gelecekte nasıl bir pişmanlık yaşayacaklarını hep birlikte göreceğiz.  

 

ŞUNU BANA BİR İZAH EDİN

Ülkenin kuzuları şehadet kervanına katılıp bir bir toprağa düşerken elimizden bir şey gelmemesi kahrediyor hepimizi.

Tabloya can dayanmaz. Tatsız tuzsuz insanlar. Dokunsanız patlamaya hazır bomba.

Elbette ölüm Allah’ın emri. Ancak izaha muhtaç bazı hususlar var.

Düşünün Dağlıca gibi sicili bozuk bir bölge.

5 askeri hiçbir tedbir almadan yollara döşenmiş mayın var mı diye güzergâh taramasına gönderiyorsunuz.

Valla birileri gibi “kimse kusura bakmasın” diyerek başlayıp, eveleyip gevelemeyeceğim. Kıvırmayacağımda. Açık ve net söylüyorum. Eğer olay böyle gerçekleştiyse, o emri her kim verdiyse ihanet sarmalının içindedir.

5 tane sabiyi bölgeye gönderip koltuğunuzda Anadolu tabiriyle gerine gerine oturuyorsanız bu işin içinde başka şeyler olmalı.

Ülkemiz taarruza maruz kalmıştır.

PKK ve Fetullahçı Terör Örgütü birlikte hareket etmekte ve kendi menfaatleri için her türlü ihanete imza atmaktadırlar.

Askeriyenin içine sızmış Fetullahçı Terör Örgütü mensupları olduğunu biliyoruz.

Öyleyse o gün Dağlıca’da verilen emirler ve bu emirleri kimin verdiği araştırmalı, olayın üstünün kapatılmasına izin verilmemelidir.

 

BAHÇELİ BU YÜZDEN Mİ KOALİSYONA GİRMEDİ?

Bu günlerde aklıma her türlü şekilsiz soru geliyor.

Şunu iyi biliyoruz. Etkin Batı Tayyip Erdoğan ve Ak Parti’yi artık görmek istemiyor.

Bakın Ak Parti koalisyon için MHP’nin kapısını çaldığında Bahçeli peşinen zinhar olmaz dedi.

Şimdi oturup düşünüyorum. Bu olmaz kararlılığı neden?

Acaba Bahçeli bugünlerin yaşanacağını biliyor muydu?

Bahçeli’nin siyasi öngörüsünün zayıf olduğunu milletçe biliriz. Genelde kendisine biçilen rolleri oynar.

Acaba birileri yine kendisine bir rol biçti ve “o hükümete girmeyeceksin, çünkü yaşanılacaklar seni bitirir, sakın ha” mesajı mı verdi?

Bahçeli hükümetin içinde bu yüzden yer almamış olabilir mi?