Önce FED’in varlık alımlarını azaltabileceği beklentisi,ardından yaşanan bütçe krizi piyasaları bayağı yordu.Bahar aylarından bu yana gözümüz kulağımız FED toplantılarındaydı.
Piyasaların sıkı para politikası beklentisi, her ay bir sonrakine ertelendi ve bugünlere geldik.Mevcut para politikası yanlısı Janet Yellen’in de aday gösterilmesi ile iyice rahatlayan piyasalar artık FED’in varlık alımlarını Mart’tan önce durdurmasını beklemiyor. Dolayısı ile artık rahatlıkla denilebilir ki, FED varlık alımlarını azaltma işini bir süreliğine daha rafa kaldırmıştır. Zira mevcut genişlemeci para politikasına geçiş için şart koşulan İşsizlik oranlarının makul seviyeye düşmesi, işgücüne katılımın artması ve maliye politikalarının bu durumu desteklemesi şartları da henüz gerçekleşmiş görünmüyor.
FED tarafındaki bu gelişmelerin yanına bir de bütçe krizinde üç aylık geçici erteleme eklenince piyasalar bir anda eski tas eski hamam misali rutine dönmüş oldu. Şimdilik piyasalara iyimser bir hava hakim denilebilir. Çin’den gelen büyüme (üçüncü çeyrek büyümesi % 7,8 olarak açıklandı ki, bir önceki döneme göre gayet iyibir rakam) rakamı ve Almanya’nın seçim belirsizliğini aşarak koalisyonda anlaşma sağlaması gibi gelişmeler de bu görüşümüzü destekliyor. En azından mevcut sorunlar bir üç aylığına halının altına süpürüldü denilebilir. Şimdilik kısa süreli bir bahar havası sözkonusu.
Ancak 2014 yılının ilk üç ayında piyasalar büyük ihtimal yine aynı sorunları tartışacaktır. Zira ne Amerika ne de Avrupa yapısal sorunlarını çözebilmiş durumda, ne de her ne kadar büyüme rakamları iyi gelse de Çin, makro dengelerini oturtabilmiş durumda. Öyle ya da böyle, eninde sonunda mevcut para politikası terkedilecek ve sıkı para politikası uygulanmaya başlanacak. Bu politika değişikliği de bir bakıma 2008’de gelişmiş ülkelerde başlayan krizin, gelişmiş ülkeler tarafından para arzı ve küresel sermaye ile oynamak sureti ile , gelişmekte olan ülkelere ihracı operasyonu anlamına gelecek.Zira, yüksek faiz ortamı nedeni ile krizde basılan paraları toplayıp, büyüme sağlayan gelişmekte olan ülkeler, paranın geri toplanması neticesinde kendi gerçekleri ile başbaşa kalacaklar.
Dünya ekonomi gündemi, daha düne kadar Brezilya,Rusya, Hindistan.Çin ve Güney Afrika’dan oluşan ve adına kısaca BRICS ülkeleri adını verdikleri gelişmekteolan ülkelerin ekonomik aktivitelerini ve gelişmiş ülkeleri katlayan yüksek oranlı büyüme yüzdelerini konuşurken, bugün Brezilya, Hindistan,Endonezya, Türkiye ve Güney Afrika’nın oluşturduğu ve BIITS adını verdikleri gelişmekte olan ülke grubunun mevcut ve muhtemel risklerini tartışıyor. Nasıl dün, BRICS ülkelerinin gelişme potan siyelleri piyasalara pazarlanırken bir bilinç ve kasıt üzere hareket edilmişse, bugün de (Rusya ve Çin hariç olmak üzere) basılan paraları geri almak için üretilen ülkelerin riskli oldukları yönündeki haberler de bir bilinç ve kasıt üzere çıkarılmakta.
Ancak, 2014 yılında sözkonusu ülkelerden yabancı sermaye çıkışı olsada, bu ülkelerin ciddi bir ekonomik sarsıntı geçirmeyecekleri, aldıkları ve alacakları tedbirlerle yeni duruma adapte olacaklarını düşünüyoruz. Ülke olarak da 2011 yılından bu yana ekonomi yönetimimizin aldığı aksiyonlar, tedbirler((ki, açıklanan orta vadeli program da bu yönde hazırlandı.) ortada ve bu düşüncemizi destekler nitelikte.