PİYASALARDAKİ DEĞİŞİM; İLANIN MALUMU

Atanur Pala

Fed’in parasal sıkılaştırma kararı piyasaları sarsmaya devam ediyor. Görünen o ki, piyasalar yeni bir dengeye oturana kadar sarsıntı devam edecek. 2008 yılından bu yana tahvil alımı yolu ile piyasalara para akıtan Fed’in bu politikasını bir noktadan sonra sonlandıracağı ve musluğu kapatacağı zaten beklenen ama ne zaman olacağı hususu tartışma konusu olan bir durumdu. Yılbaşında yapılan Fed toplantısındaki tartışmaların basına sızdırılmasının ve her toplantı sonrası verilen üstü kapalı mesajların parasal sıkılaştırma politikasına geri dönüleceğine dair piyasaları hazırlaması gerekirken,  gelinen noktada piyasalarda sanki beklenmeyen bir durum vuku bulmuş gibi bir algı oluşması gerçekten çok ilginç bir durum. Hâlbuki bugün olan, daha önce ilan edilmiş olanın bir malumu niteliğinde. Zira Fed, verdiği üstü kapalı ve gittikçe sıklaşan mesajları ile bol likidite döneminin sonunun yaklaştığını ilan etmişti. Sıkı para politikasının ne anlama geldiği ise hepimizin malumu. Dolayısı ile bugünden itibaren artık yeni dönem yüksek kur, yüksek faiz dönemidir ve piyasalar da şoku atlatınca yeni döneme bir şekilde ayak uyduracaktır. Özet olarak 2008 yılı sonunda başlayan ve gelişmekte olan piyasalara para akıtarak büyümelerini sağlayan dönem artık kapanmak üzere.  Artık paranın daha değerli olduğu ve risk iştahının bir miktar törpülendiği yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Piyasalardaki sarsıntının iç meselelerimizle ilgisinin çok sınırlı olduğunu, aynı hareketliliğin gelişmekte olan bütün piyasalarda yaşandığını (Brezilya, Güney Afrika,Rusya vs.) Türkiye’de olan bitenin dünya piyasalarından bağımsız seyretmediğini ve Türkiye’nin ekonomik seyrinin küresel piyasalarla paralel olduğunu bir kez daha ifade etmemiz gerekiyor. Bu noktada önemli olan bu yeni döneme, geçiş döneminin verebileceği hasarı minimize ederek girebilmek

ve bir üst fiyat seviyesinde oluşacak yeni denge düzeyinde piyasaları konuşlandırabilmek. Ülke olarak bunu başarabilecek güçteyiz. Küresel piyasalar radikal bir değişimin eşiğindeyken ve küresel sermaye yönünü değiştirirken içeride sıkıntılar yaşamamıza rağmen, ekonomimiz testi başarıyla geçmiştir. Yabancı sermaye çıkışı belki bundan sonra da bir miktar devam edebilir, ancak 130 milyar usd rezervi ile güçlü Merkez Bankası algısı bile çıkışın vereceği hasarı telafi etmeye yetecektir ki, usd’ın yükseldiği,borsanın düştüğü bir ortamda sermaye  çıkışının öyle kolay olabileceğini de düşünmememiz gerekiyor. Türkiye oluşturduğu güven ortamı ve sağlam finansal yapısı ile artık öyle kolay vazgeçilebilecek bir ülke değil.

Küresel piyasalardaki değişimi yok sayıp, bir yeşil alan üzerinden fırtına kopartarak, piyasaların istatistiğini bu alana ihale etmek ise öncelikle kendimize

 haksızlık.