Ankara’ya gittiğimizde şunu görüyoruz, her alanda, her kademede değişim, dönüşüm var, Türkiye yeni bir sürece hazırlanıyor.
Bu yeni sürecin ne anlama geldiğini de uzun uzun tahlil etmek gerekiyor elbette. Mesela Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan bu yeni sürecin en önemli aktörlerinden olacak. TRT, Anadolu Ajansı, Basın Enformasyon Genel Müdürlüğü, Basın İlan Kurumu gibi kuruluşlarda nasıl değişimler olacağını geçtiğimiz Çarşamba akşamı TRT Haber’de uzun uzun anlattı.
Mesele bu süreçte Sayın Yalçın Akdoğan’ın açıklamalarından enerjinin atıl hale gelmemesi için çok ciddi değişimler öngörüldüğünü anlıyoruz.
AA, TRT, Basın Enformasyon Genel Müdürlüğünün birçok alanda ortak çalışmalar yapacaklarını, eşgüdüm sağlanacağını anlıyoruz.
Personel eğitiminden tutunda, ortak muhabir, ortak kameraman kullanımına, ortak personel eğitimine kadar çok geniş alanlarda işbirliğine gidileceğini anlayabiliyoruz.
Sayın Yalçın Akdoğan diyor ki, “mesela TRT birkaç dilde yayın yapıyor, aynı şekilde AA’da yapıyor. Biz bu alanlarda birlikte hareket alanları oluşturacağız ve hangisi hangi alanda güçlü ise diğerinin o alanda ondan destek almasını sağlayacağız. Aynı alana yatırım yapılmasını önleyeceğiz”…
Bunu birçok kuruma da aynı şekilde uyarlayabilirsiniz.
Önümüzdeki dönemde Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı, TRT, AA gibi kurumlarda çok farklı gelişmelerin olacağını öngörebiliyoruz. YÖK gibi kurumları da elbette bu değişim olacak alana ekleyebilirsiniz. Takip edeceğiz ve size bütün gelişmeleri aktaracağız.
Bu arada en önemli 3 konunun da, şehirlerin dönüşümü ve gelişimi, üretimde nitelikleşme ve çözüm süreci olduğunu söyleyebiliriz.
Ama bütün bu konuların birbirinden ayrı değil, hepsinin bir birleri ile eş güdümle yürütüleceğini de ifade edebiliriz.
Yerel kalkınma, şehirlerin gerçek hüviyetlerine dönüşmeleri, Hakkâri’nin Narlı Köyü ile ya da Üzümlü Köyü ile İstanbul’un Nişantaşı semtinin arasındaki hayat farklılıklarının yok edilmesi mücadelesi… Yeni Türkiye’nin özeti bu…
Peki, bunun Konya’ya yansıması ne olacak? Konya bu gelişim sürecinde nerede duracak?
Yol geliyor ya, bak Taşkent’in oradan Alanya’ya iniyormuşuz ya, tren yolları artırılacakmış ya, daha ne istiyorsun, diyebilirsiniz?
Zaten açıkçası böyle diyorsanız size tavsiyem kendinizi iyiden iyiye kontrol edin, “nasıl oldu da koskocaman Konya şehrinin köyleşmesinin bir parçası oldum” diye, kendinizi suçlayın, aşağılayabilirsiniz bile, sıkıntı yok.
Şimdi bu süreçte eğer Konya büyük bir şehir olacaksa, böyle bir hedefi varsa, “medeniyet merkezi olacağım”, diyorsa, “kadim Başkentim” diyorsa yolla, parayla Konya’nın sorunlarının çözülmesinin imkânı yok, herkes bilmelidir.
Konya’nın şu anda giydiği gömlek kendisine dar gelmektedir. Çok ucuz ve basit bir gömlektir bu gömlek. Konya behemehâl ortak aklı ortaya koymayı başarmalıdır.
Herkesin kendini bir şey zannetmesi ve muhataplarının tamamını aşağılaması sürecini Konya kapatmalıdır. Eğer birisini aşağılayacaksanız bilin bu birisi kendinizsiniz…
Her birey şunu bilmelidir, kendisinden başka aşağılayacağı kimse yok, zira aşağılık yok.
Gururu, kibri, kendini büyük görmeyi, çok bildiğini zannetmeyi Konyalılar bir tarafa bırakmalıdır. Bu hastalıklardan bir an önce kurtulacağı tedavi sürecini başlatmalı ve bir şekilde tedavi edilmesi gerektiğini herkes bilmelidir.
“Az olsun benim olsun, benim olmazsa kimsenin olmasın”, “ben Allah’ın seçilmiş kuluyum”, “herkesi kandırabilirim”, “küçük oyunlarla insanları kendime hizmet ettiririm”, diye düşünen iflas etmiş beyinler ya kendilerini değiştirmelidir ya da Allah rızası için sahneden çekilmeli ve Konya’yı kendi basitlikleri ile meşgul etmemelidirler.
Bunu her şeyden önce çocuklarına mecburlar.
Yine Konya Sanayicisi, ucuz personel çalıştırmayı, kendisinin ucuzluğu olduğunu artık anlamalı, ucuza çalışacak insanın kalitesiz olacağını ya da mazlum olacağını, her iki halde de bu iş adamımızın Konya’ya ihanet ettiğini görmelidirler.
İşin özü; Konyalılar her şeyden önce kafalarında bir değişikliğe gitmelidir.
Buradan başlamalıyız, kafa yapımızı değiştirmekle işe başlamalıyız.
Zaten bunu yapamazsanız size örnek olarak Isparta’yı veririm, bakın Süleyman Demirel’in iktidar zamanlarında Isparta en fazla yatırım yapılan ildi, şimdi ne oldu? Isparta gelişebiliyor mu? Isparta - Konya karayolu bile hala yapılamadı, Isparta’ya bir bakın bakalım uçak iniyor mu? İniyorsa kaç yolcu ile iniyor?
Bir bakın bakalım Isparta’ya demir yolu bağlantısı var mıymış? Var olan demir yolu hattı ne olmuş, şimdi kullanılabiliyor mu?
Eğer Konyalılar kafa yapılarındaki sorunu çözemezlerse diğer konulara geçmeye gerek yok, zira Sayın Ahmet Davutoğlu’nun zamanında çokça yatırım alan bir koskocaman köy olarak Konyamız kalmayı kader olarak kabul etmiş olur.
Ama kafa yapımızı değiştirebilirsek, bu çerçevede bir yenilenme yapabilirsek, peki o zaman ne olur?
İşte onu yarın yazacağım?
Konya’nın önünde tarihi bir süreç vardır ama bu sürecin en büyük engelleyicisi şu an için biz Konyalılarız, demiş olalım…