İnsanlık tarihinde zaman zaman tüm dünyayı derinden sarsan ve ülkeleri önemli oranda etkileyen büyük vakalar olmuştur. Bu süreçler insanların yaşamlarında büyük dönüşümlere neden olmuş ve olmaktadır. Özellikle bu oluşumlar, sağlıkla ve insanların hayatta kalmalarıyla ilgili ise daha ciddi dönüşümlere yol açmaktadır. Son dönemde yüz yüze kalınan COVID-19 Pandemisi, önceki dönemlerde yaşanan ve küresel düzeyde etkili salgınların bile göstermediği bir yaygınlık göstermiş, tüm insanlığı derinden etkilemiştir.
COVID-19 salgını her şeyden önce bir sağlık krizi olmuş, eğitim açısından ise birçok ülke virüsün yayılmasını önlemek adına okulları, kolejleri ve üniversiteleri kapatmaya karar vermiş, yaşanan ekonomik sarsıntı okullara ve öğretmenlere zarar vermiş, dünya ölçeğinde 1.5 milyardan fazla öğrenci, 63 milyon öğretmen, karantina, kilitlenme ve okulun kapatılmasından etkilenen çok sayıda eğitim destek personeli ile eğitim topluluğu olumsuz olarak etkilenmiştir.
Pandeminin eğitim sektörüne belki de en önemli etkilerinden biri okulların kapatılmasına yol açmış olmasıdır. Bu durum kaçınılmaz olarak öğrenme kaybına, dezavantajlı gruplarda artan okul bırakmaya ve yüksek eşitsizliğe yol açmış, bununla birlikte öğrenci değerlendirilmesinin de sağlıklı yapılamaz oluşu bu olumsuz etkiye yansımıştır. (1)
Süreç kapsamında “veli görüşleri” ile ilgili araştırmalarda veliler koronavirüsü ‘felaket’, ‘olağanüstü’, ‘hastalık yapıcı’, ‘kaygı ve korku verici durumlar’ olarak nitelendirmiş, bazı veliler ise bu süre zarfında çocuklarıyla iletişim problemi gibi daha birçok olumsuzluk yaşamıştır. (2)
Araştırma bulgularına göre uzaktan eğitim sürecinde öğretmen ve öğrencilerin;
Davranışa yönelik olarak:
Ders sırasında kişisel olarak mesajlaşmak, gereksiz şekilde sürekli söze dâhil olmak, derse geçerli bir neden olmadan geç katılmak, saygısız ve laubali konuşmalar/hareketlerde bulunmak, ders esnasında gürültü çıkarmak, kendisine hitap edildiği halde cevap vermemek, ders sırasında bir şeyler yiyip içmek, uygunsuz kullanıcı adı/görüntü kullanmak, derse uygun kılık kıyafet giymemek,
İletişim eksikliği ile ilgili:
Jest-mimiklerin olmaması, aynı anda konuşmak, güven sorunu yaşamak, arka fondan gelen sesler, geribildirim almamak/vermemek, bilgilendirme eksikliği,
Motivasyon/ Dikkat konusunda:
Öğrencinin odaklanma sorunları, derste dikkat dağıtıcı unsurlar ile ilgilenilmesi, öğrenciyi aktif tutamamak, dersin dinlenmediği düşüncesi, öğrenciye değer verilmemesi,
Teknik konularda:
Ders için uygun fiziksel ortamın olmaması, teknik ön hazırlıkların yapılmamış olması, internet bağlantı sorunları yaşanması, teknolojinin pratik kullanılmaması,
Ölçme değerlendirme kapsamında:
Sınavlarda kopya çekilmesi, öğrenciyi doğru değerlendirememe endişesi, yaptırım eksikliği, ailenin derse müdahale etmesi, öğrencinin derse katılımını sağlayamamak,
Dijital güvensizlik konusunda:
İzinsiz şifre/veri paylaşımı yapmak,
gibi etik problemler yaşadığı belirlenmiştir. Buna bağlı olarak da;
“Doğruluk” başlığında:
Öğrencilerin dersi açtığı halde dinlememesi, online sınavlarda kopya çekilmesi, ödevlerin özensiz/yanlış yapılması, teknik sıkıntı (internet kesintisi/elektrik vs) bahanesi ile ilgili yalana başvurulması, teknolojik araç-gereç eksikliği (ekonomik sıkıntılar) ile ilgili yalana başvurulması,
“Kişisel Mahremiyet” başlığında:
Kişisel bilgilerin grupla paylaşılması, mikrofonun açık kalması, izinsiz fotoğraf paylaşılması, kamera açılması konusunda ısrarcı olunması, ekran görüntüsü alınarak dalga konusu yapılması, okul yöneticisinin izinsiz ders denetimleri yapması,
“Kişisel haklar” başlığında:
Dersin sabote edilmesi, başkalarının haklarına saygılı olunmaması, denetim yapılmadan yargıya varılması,
“Değerler” başlığında ise:
Ahlaki olarak uygun olmayan davranışlarda bulunulması,
gibi “etik ihlali” sorunları yaşadığı tespit edilmiştir. (3)
Pandemi sonrası yüz yüze eğitimde öğrencilerin okul ortamına yabancılaştıkları, sosyal, duygusal ve düşünme becerilerinin zayıfladığı, iletişim kurmakta isteksizlik yaşadıkları, ders çalışma ve ödev yapmakta zorlandıkları tespit edilmiştir. (4)
Veliler çocuklarının eğitim süreçlerinin önemli unsurudur ve velilerin çocuğun eğitimsel süreçlerine sunacağı katkı çocukların akademik başarılarında çok önemlidir. Yapılan araştırmalar çocukların aile ve sosyal çevresinin nitelikleri ile akademik başarıları arasında pozitif bir ilişki olduğunu göstermiştir.
Dolayısıyla velilerden elde edilen veriler analiz edildiğinde velilerin çocuklarıyla devletin sunduğu uzaktan eğitimi izlemenin yanında öğretmenin gönderdiği çalışmaları yapma ve kitap, dergi gibi eğitici ek kaynaklardan ders çalışma gibi akademik etkinliklerde bulundukları görülmüştür. Ayrıca velilerin gün içerisinde akademik etkinliklerden arta kalan zamanlarını çocuklarıyla birlikte resim, el işi gibi sanatsal etkinlikler ile yemek yapma gibi bazı ev etkinlikleri ile doldurdukları sonucuna ulaşılmıştır.
Toplumsal yaşam için son derece önemli olan bireysel ve sosyal becerilerin gelişmesine olanak sağlayan ders dışı etkinlikler, benlik saygısı, özdenetim gibi olumlu psikolojik etkilerle öğrencilerin kendilerini gerçekleştirebilmelerine aracılık etmektedir. Bu bakımdan velilerin çocuklarıyla yaptıkları bu etkinlikler çok önemlidir ve değerlidir. Ancak her velinin eğitim düzeyi, bilgi birikimi ve ders anlatabilme becerisi aynı değildir. Bu sebeple eğitim, uzmanlık gerektiren bir süreçtir ve bu açıdan okullarda sunulan eğitim hizmetinin bireyin hayatında önemli bir yeri vardır. (5)
Bu bağlamda yukarıda belirtilen olumsuzlukları giderebilmek ve eğitim öğretimin normalleşmesi adına okullarda uygulanabileceği önerilen çalışmalar şu şekilde özetlenebilir:
1- Sağlıksız aile ortamının etkileri, yas ve kayıplar çocuklarda kaygı ve korkuya neden olmuş olacağından öncelikle öğrencilerin sorunları belirlenmeli ve okul psikolojik danışmanları tarafından “müdahale programları” uygulanmalıdır.
2- Öğrencilerin bireysel farklılıkları göz ardı edilmeden öğrenme kayıplarının ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Programlar ise öğrencilerin bireysel öğrenme hızlarına ve hazırbulunuşluk düzeylerine göre yapılandırılmalıdır.
3- Öğretmenler öğrencilerin öğrenme kayıplarının azaltılmasında ve etkili çalışmalar yürütülmesinde önemli bir rol üstlenmektedir. Pandemi süreci öğretmenlerin sorumluluğunu azaltmayıp aksine arttırmıştır. Bu sebeple öğretmenlerin de her yönden güçlendirilmesi ve desteklenmesi psikolojik iyi oluşlarına önemli katkı sağlayacaktır.
4- Bu süreçte ebeveynlerle etkili iletişim kurulması da zorunluluk haline gelmiştir. Bunun içi dünyada yeni yeni konuşulmaya başlanan ‘Ebeveyn Dostu Okullar’ için gerekli adımlar atılmalıdır. Şüphesiz pandemi öncesinde de ebeveynler okulların önemli bir paydaşıydı. Ancak bu süreç okulların ebeveynlerle daha etkili iletişim kurması ve bilgilendirmelerin yapılmasını gerekli kılmaktadır. Çünkü farkındalığı yüksek ve ilgili ailelerin çocukları daha az öğrenme kaybı yaşamakta, hem çocuklarına daha empatik yaklaşmakta hem de uygun rol model olmaktadırlar.
5- Öğrencilerin okul performansları için yapılan değerlendirmeler gözden geçirilmelidir. Okullarda ve üniversitelerde sınav odaklı olmaktan çok proje odaklı değerlendirmelere yönelik stratejiler geliştirilmelidir.
6- Öğrenciler uzaktan eğitim sürecinde teknoloji bağımlılığı riskiyle karşı karşıya kalmış olsalar da bilinçli teknoloji kullanımının kitaplara ulaşma, dil becerilerini geliştirme, el-göz koordinasyonunun iyileşmesi, görsel dikkat kapasitesini ve problem çözme becerisini arttırma gibi yararlarından da söz edebiliriz. Dolayısıyla yasaklamak yerine bilinçli teknoloji kullanımı üzerine çalışmalar yapılmalıdır. Bu durum öğrencilerin iletişimi ve işbirliğine dayalı öğrenmesi üzerinde olumlu etkiler yaratacaktır.
Unutulmamalıdır ki bütün bunlar ailelerin istekli olmasına ve çocuklarına zaman ayırmasına bağlıdır. (6)