ÖZGECAN

Doç. Dr. Ömer Akdağ

Türk kültürünü besleyen üç temel kaynak vardır. Bunlardan birincisi Türkistan’dan gelen değerler. Yani Türk milletinin ata yurdu olan Türkistan’dan itibaren dünyada yurt edinilen bütün coğrafyalarda elde edilen müktasebat. İkincisi İslamiyet ile elde edilen kıymetler. Türk kültürü  İslam dini ile müşerref olduktan sonra kristalize olmuştur. Türk tarihinde en büyük kazanım budur. Osmanlı’nın son döneminde ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında milletimizi bu şerefli müktesabatından muhrum etmek isteyen bedbahtlar olmuştur. TÜRK MİLLETİ BU MÜTECAVİZLERE KONJONKTÜREL VAZİYET GEREĞİ SUKUTUYLE CEVAP VERMİŞ ZAMANI GELİNCE GÖMÜLMESİ GEREKEN YERE GÖMMÜŞTÜR.

Üçüncü beslendiği kaynak batıdan gelen unsurlardır. 18. Asırdan sonra sapı bizden baltaların sayesinde son Türk cihan devletimiz olan Osmanlı, sapı bizden baltaların “sayesinde”  içerden ve Hristiyan taassubuyla da dışardan darbelerle siyasi ömrü sona ermiştir.

Elbette hiçbir varlık bu evrende  ebedî değildir. Ancak Türk milleti varlığını devam ettirmektedir. Tarih boyunca birlikte yaşama irfanına sahip olan milletimiz bu muhteşem ve örnek tarzını kültür kodlarından almaktadır.

15. asırda Rumeli’yi ve Anadolu’yu gezen Bertrandon de la Broquiere (Fransız seyyah) şunları söyler;

            “Büyük bir refah içinde bulunan Türk köylüleri, Hıristiyan köylülerin çoğunun aksine olarak hiçbir zaman yalınayak gezmezler. Türkler erken kalkar ve işlerine erken giderler; sükûnet ve büyük bir gayretle iş görürler; Rumlar, Sırplar ve Bulgarlar’ın aksine olarak, Türkler, evlerinin kendilerine mahsus olan kısmında ehli hayvan bulundurmazlar, hiçbir Türk temizce yıkanmadan evinden çıkma, Merhamet sahibi olan Türk, harpte mecburiyet altında insan öldürür, tabiaten sükutî olmasına ve çalışmakla sertleşmiş bulunmasına rağmen şiir kabiliyeti yüksek, ilme meyil ve istidadı çoktur…”

Dikkat ettiniz mi Türkler “merhamet sahibidir ve harpte bile mecburiyet karşısında insan öldürür” diyor.

Bu tespit 15. Yüzyıla aittir.. Osmanlı’nın klasik dönemidir bu devre…Bu devrede Osmanlı toplumu kendi değerleriyle mücehhezdir.  Yani İslam diniyle kristalize olmuş irfanıyla  şereflidir. Sadece kendisi şerefli değildir. Muhatap olduğu herkesi de şerefli görmek bu milletin temel şiarıdır.

Öyleyse ne  oldu bize?

Bir genç kızı öldürecek ve yakacak kadar vahşileşmişiz.….

Vahşice katledilen bir genç kızın acısını “dans” ederek proteste edenler var bu ülkede…

Türk milletinin töresinde acılar “dans” edilerek mi paylaşılır? 

“Dans” etmek nereden çıktı? 

Biliyorsan fatiha oku. Bilmiyorsan öğren. Öğrenmek istemiyorsan bu, senin tercihin.

Ama Türk milletinin töresine, an’anesine,  terbiyesine ve adabına riayet etmeyi bari öğren….

Türk kültüründe acılar, hüzün ile paylaşılır.  Dans ederek acılar paylaşılmaz. .Türkler, İslam dinine mensup olduğundan dolayı müteveffanın arkasından Kur’an-ı Kerim okunur. Müteveffanın yani ölünün yakınlarına taziler sunulur. Sabır temenni edilir.

Bir açıklama yapmış 14 Şubat’ta dans edenlerden birisi… Demiş ki, “o dans Özgecan için değil, kadına şiddeti protesto içindir”…

Ne fark eder ki.

Özgecan’a yapılan şiddet değil mi? Şiddete karşı yapılması gereken dans mıdır? Ne alakası var bunun şiddeti protesto etmekle?

Kadının her şeyden önce insan olduğu hatırlanmalıdır. İnsana yapılan insanlık dışı her hareket menfurdur.

Lanetlenmelidir.

Kadına yapılan ise iki defa menfurdur. İki defa lanetlenmelidir.

ÖN CE KENDİ ÖZÜMÜZÜ VE KENDİ KÜLTÜRÜMÜZÜ TANIMAMIZ GEREKİR.

DÜNYA SADECE ZEVKTEN İBARET DEĞİLDİR.

İNSAN BEDENİ DE ÖYLEDİR.  SADECE ZEVKTEN İBARET DEĞİLDİR.

İNSANDA BEYİN DE VARDIR.

KALP DE…

BESLENDİĞİMİZ KAYNAKLARI UNUTMAMAK GEREKİR.

HATALI BESLENME HATALI HAREKETLERE SEBEBİYET VEREBİLİR.