* Nasıl ekonomik konularda yazmıyorsam diğer en çok okunan konu olan siyasetle ilgili de yazmıyorum. Seçimler ile yazdığım en son 5 Nisan 2019 tarihindeki https://www.yenihaberden.com/e-secim-ne-olacak-simdi-8634yy.htm yazıda elektronik oy kullanmanın dünya genelinde yaygınlaştığından bahsetmişim. Geçen süreçte ülkemizde değişen bir şey olmadı, yine 1metrelik oy pusulası, kabin, seçim memurları, seremoniler bizi bekliyor. Geçen haftanın devamı olarak düşürebileceğiniz bir yazı bu hafta sizlerle. Merkezi olanın değerinin düşeceği merkeziyetsizlik diye bir kavramın yükselişi bütün ülkelerde başlıyor.
** Bu yıl seçim yılından çok Mevlana Yılı yani cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi, şefkat ve merhamette güneş gibi, başkalarının kusurunu örtmede gece gibi, hiddet ve asabiyette ölü gibi, tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi, hoşgörülülükte deniz gibi, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol gibi 7 tane sosyal hayatın kuralı sirayet etmeli. Seçimler, vaatler, öngörüler, sonuçlar derken herkesin oyunun bir bahanesi var. Olan bir sonraki nesile oluyor. Benim görüşüm gurbetçiler yılda 1 ay geldikleri memleketlerinin kaderini belirlemesin. Ortalama yaşamın içinde, ülkede 365 gün yaşayanlar her türlü sorunu ve nimetten yararlananlar için adil değil.
***Bu seçim ne ilk seçim ne de son seçim. Diğer seçimlerden farklı değil. Kimilerine göre 7 yılda bir kimilerine göre 20 yılda bir dünya değişiyormuş. Onlara göre tam o zamanmış bu zamanlar. Ben dar zekayla kurulan komple komplo teorilerine inanmıyorum. Bireysel olarak görev bilerek oy kullanıyorum. Bunun vebalini de üzerime alıyorum. Tek kriterim var adalet. Peygamberimiz hicret sonrası Mekke’de eziyet gören Müslümanlara “Orada ülkesinde hiç kimseye zulmedilmeyen bir hükümdar iş başındadır; gidin ve Allah içinde bulunduğunuz durumdan bir çıkış yolu gösterinceye kadar o doğruluk ülkesinde kalın” tavsiyesi üzerine, 615 yılında 4’ü kadın olmak üzere 15 kişi Habeşistan’a hicret etmiş, bu ilk muhacirlerin Necaşi Ashame tarafından iyi karşılanmasıyla bir yıl sonra daha kalabalık bir grup oraya gitmiştir. Günümüze uyarlarsak marka sadakati diye bir şey var. Ülke fark etmeden uluslar arası denge oluşturan güç teknolojidir. Teknoloji adildir. Kullanmak insana kalmıştır.
****Baktığım sonraki kriterler ise kalkınma yolunda atılması gereken adımlar, internet hızı, trafik, diyabet, hayvan hakları, deprem, eğitim. Bu konular öncelikli, sorunları çözmeye başlanıldığında sorun olarak gözükmeyen diğerleri de sorun olarak ortaya çıkacak. Mutlu olan Finlandiya veya Japonya gibi çok değişik sorunlarımız ortaya çıkacak. Eski sorunların yerine gelen sorunlar daha çabuk çözülecek. Ülkemiz için gurur olan Sinop’ta 2019 yılına kadar şehir içinde trafik lambaları olmaması çok güzel bir gelişmeydi. Halk, biz kendi yolumuzda saygı çerçevesinde yol verir, geçişleri yaparız demişti. Güzel olmayan ise bazı şehirlerde trafik ışıklarına ilaveten hız kesici tümseklerin olmasıdır. Bazıları tümsek boylarından şikâyet ediyor. 30Cm olmaz, 20 cm ideal diye. Niye tümsek var diyen yok. Bazı yollarda sadece tümsek var gibi araya yol yapmışlar. Geleceğin ödeme sistemlerine adapte olamayız, internet hızımız ebayı bile kaldırmadı. Zoom’dan ciddi bir toplantı olsa ekranın yarısı profiller karanlık oluyor…
*****Dijital platformlar, devasa veri toplama ve giderek daha karmaşık hale gelen yazılımlar, kötü aktörlerin ikna edici dezenformasyon ve yanlış bilgileri potansiyel olarak büyük ölçeklerde üretmesi ve yayması için yeni yollar yaratarak marjinal topluluklara orantısız bir şekilde zarar veriyor. Gelişen teknolojilerin oy haklarını bastırmaya nasıl hizmet ettiğini ve ülkelerin demokratik idealleri koruma konusunda nasıl ilerlediğini yeniden gözden geçirmek önemlidir. Sosyal medya algoritmaları, kullanıcılara etkileşimde bulunma olasılıklarının en yüksek olduğu içeriği sağlamak için tasarlanmıştır. Bu algoritmalar, göz atma etkinlikleri, satın alma geçmişleri, konum verileri ve daha fazlası dâhil olmak üzere, kullanıcıların etkinliklerinin büyük ölçekli veri koleksiyonundan yararlanır. Kullanıcılar, siyasi eğilimleri ve kişisel inançları ile uyumlu içeriklerle düzenli olarak karşılaştıkça, bu durum doğrulama önyargılarına yol açar. Buna karşılık, bu, belirli çevrelerde biriken yanlış bilgilerin yayılmasına ve sağlamlaşmasına izin verir.
******Sonuç olarak; Eşitlik ile adalet farklıdır. Eşitlik kavramını kullananlar adaletten korkarlar. Kalkınma ile büyümeyi aynı zanneden insanlar gerçeği gizleyenlerdir. Gerçekten korkanlardır. Bilgisayar oyunları gibi düşünülürse dünyanın her tarafında farklı dillerde farklı kültürlerde insanlar aynı oyunu aynı platformda kullanıyor. Oyun sadece ülkelerdeki internet hızına bağlı olarak değişkenlik gösterir sadece. Ne kadar şeffaf birini seçersek geleceğe daha hızlı adapte olabiliriz. 2025 yılında dünya teknolojik olarak gelişen değil gelişmiş ülkelerin yılları başlamış olacak. Gelişmekte olmaktan sıkıldık.