Son zamanlarda İslam dininin ilke ve değerlerine ilişkin kabul edilemez söylem ve eylemlere tanıklık etmekteyiz. Akademi içinden veya dışından bazı kimselerin sözlerinin kimi zaman çarpıtılarak, yazılı, görsel ve sosyal medyaya servis edilmesi ile inancımız gayri ahlaki, haksız ve mesnetsiz ithamlara maruz bırakılmaya çalışılmaktadır. Bu durum yeni olmamakla birlikte bu yüzyılda daha çok İslami değerlere ve sembollere karşı saldırılarda bir artış kaydedilmektedir. İslam karşıtlığı (İslam fobi), hem gayr-i Müslim ülkelerde ve hem de Müslüman ülkelerde devam etmektedir. Bunun fikri, kültürel, stratejik ve dini sebepleri vardır. Teferruata girmek bu makalenin sınırlarını aşar.
Akademi içinden ya da dışından dini değerlere ilişkin tutarsız ve dayanaksız görüş ve düşüncelerin hakikatmiş gibi paylaşılması hiçbir şekilde bilgi değeri taşımayacağı gibi akademik özgürlük alanı ile de bağdaşmaz. Akademide veya herhangi bir yerde dinimiz İslam’a ilişkin konuşanlar dinin temel ilkelerine ve saygınlığına gölge düşürecek söz, hal ve eylemelerine dikkat etmelidirler. Yüce Allah’ın doğrudan ya da dolaylı olarak övdüğü ve insanlığa örnek olarak gösterdiği Hz. Meryem, Hz. Ebubekir, Hz. Ayşe (Allah hepsinden razı olsun) vb. gibi İslami şahsiyetlere yapılan iftiralar, tezyif, hakaret ve karalamalar asla kabul edilemez. Özellikle Kur’an’ın yücelttiği şahsiyetlere iftira etmenin bilimle filan bir alakası yoktur, bu özgürlük filan da değildir. Bilhassa dinimiz İslam’ın doğru bir şekilde anlatılması ve öğretilmesi için var olan din öğretimi kurumlarında görev yapan hoca, akademisyen ve ilim erbabının o kuruluşta bulunuş gayesine aykırı hareket etmesi düşünülemez.
Yüksek den öğrenimi yapan kurumlarının açılış gayesi, doğru bir şekilde İslam’ı ve diğer dinleri öğrenip, İslam’ı topluma anlatmaktır. Bu müesseseler, oryantalist değil, İslam âlimi ya da İslam’ı öğretecek öğretmen ve din görevlisi yetiştiriyor. Burada yetişen İslam dininin uzmanları, Hz. Muhammed (a.s)’a indirilmiş olan son dinin müntesipleri ve görevlileridir. İslam’ın sabiteleri olan temel esaslarıyla ilgili itikadi ve ameli hükümlerde konuşanların sözlerine son derece dikkat etmeleri gerekir. Dinin zannî ve değişken yorumlara açık hükümlerinde ise farklı yorumlar yapılabilir. Elbette bu yorumlar da dinin ruhuna aykırı düşmemek şartıyla..
Bir İslam âliminin ifadesiyle bir sepet elmadan bir kaçı çürük çıktı diye nasıl ki bu sepette bulunan elmaların hepsi çürüktür hükmüne varmak adaletsizlik ve insafsızlıksa, aynı şekilde adedi binlere varan bir camiadan da birkaç kişi yanlış yaptığı zaman genellemeler yaparak o kurumları mahkûm etmek de insafsızlık ve adaletsizliktir. Bu tür zamanlarda bazı kimselerin bireysel kimi yanlış söylemleri fırsat bilerek ülkemizin gözbebeği ve tüm İslam âlemine örnek eğitim tecrübesi olan İmam Hatip Okullarına ve İlahiyat Fakültelerine karşı kirli bir propagandaya başvurmaları kabul edilemez bir çirkinliktir. Yapılan bu kara propaganda, eleştirel düşünme yeteneğine sahip, inancına bağlı, çağdaş bilgi ve konulara hâkim, İslam’ın sahih yorumunu arayan öğrencilerin yetişmesini istemeyen zihniyetlerin ürünüdür ve gayrı ahlakidir. Bu konuda herkesin dikkatli bir dil kullanması gerekir.
Öte yandan bazı çevrelerin hala genlerinde İslam karşıtlığı taşıdıkları görülmektedir. Bunların, her ağızlarını açtıklarında din-i mübin-i İslam’ı belli bir zamana ve belli bir mekâna aitmiş gibi tanımlayan ifadeleri, hakikatten uzak, art niyetli ve kabul edilemez fosilleşmiş söylemlerdir.
Bilinmelidir ki, Yüce dinimiz İslam bireysel ve toplumsal varoluşumuzun, huzur ve birliğimizin temeli ve teminatıdır. Bunun farkında olunması gerekir. Dolayısıyla her türlü oryantalist bakış açısına sahip eylem ve söylemden uzak durulmalıdır.