Ramazan ayı boyunca kötü alışkanlıklardan uzak durmaya çalışan vatandaşlar, bu tutumu diğer aylarda da sürdürerek fırsatı değerlendiriyorlar. Orucun aynı zamanda stres, kaygı, öfke ve depresyondan uzaklaştırdığını söyleyen Terapist Berfin Akdeniz, ruhun dinlendiğini belirtti. Aile ilişkilerin de bu dönemde olumlu yönde değiştiğini dile getiren Akdeniz, konu hakkında gazetemize özel açıklamalarda bulundu.
‘DEPRESYONDAN VE STRESTEN KORUR’
Orucun depresyon ve stresten uzaklaştırdığını ifade eden Akdeniz, “Oruç ibadeti, manevi duyguları ve psikososyal etkileri nedeniyle insan psikolojisi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Ramazan bu anlamda, insanın kendi benliğini tanıması için adeta bir iç hesaplaşmaya girdiği, varoluşsal anlamlar aramaya başladığı bir aydır. Kişi ibadet vesilesiyle kendine sınırlar çizmeye, kendinin farkına varmaya, şükretme ve yanlış yaptığı davranışlardan uzaklaşmaya çalışır. Oruç tutan kişilerin beynindeki sinir büyüme faktörlerinde de artış olmaktadır. Beyin büyüme faktörlerinin depresyon, kaygı bozuklukları ve stresten koruyucu olduğu bilinmektedir.” şeklinde konuştu.
‘RAMAZAN AYI FIRSATTIR’
Ramazan ayının kötü alışkanlıkları değiştirmek için bir fırsat olduğunu söyleyen Akdeniz, “İnsanlar, ramazan ile yeme, içme, cinsellik gibi içgüdüsel dürtülerini kontrol altına alır ve bununla birlikte hayatın anlamını ve kendini sorgulamaya başlar. En temel kaygıları olan ölüm ve sonrasını düşünerek hayatın anlamı ve değerlerini sorgular. Aslında bu sorgulama başta insana acı verse de bu acıyla yüzleşme insanı iyileştirir ve huzurlu kılar. Bu ayda 11 ay boyunca rutin bir şekilde yaptığımız ve farkına varmadığımız birçok alışkanlığın farkına varıp onları değiştirmek için adımlar atabiliriz. Bilindiği üzere bir davranış kalıbının değişebilmesi için en az 3 haftaya ihtiyaç vardır. Bir ay süren oruç ibadeti bazı davranışlarımızı değiştirmek için bir fırsattır.” diye aktardı.
‘ÖFKE KONTROLÜNÜ SAĞLAMAYA YARDIM EDER’
Orucun öfke kontrolünü sağlamaya yardım ettiğini ifade eden Akdeniz, “Orucun tahmin edilenin aksine stres, kaygı ve depresyon düzeylerini azalttığı yapılan çalışmalarda saptanmıştır. Ramazan'da diğer organlarımız istirahate çekilir ve en fazla çalışan organımız beyin olur. Aynı zamanda aç kalan mideden salgılanan açlık hormonları beynin öğrenme ve hafıza bölümünü pozitif etkilemektedir. Gelişen yeni sinir hücrelerinin dikkat sorunları, bunama, parkinson gibi hastalıkların oluşmasını engellediği saptanmıştır. Oruç, öfke kontrolümüzü sağlamamıza yardım eder. Kişi, 11 ay boyunca tekrar tekrar yaptığı davranışların farkına varıp tekrarlayan kısır döngüyü değiştirmek için adımlar atar ve daha pozitif bir insana dönüşebilir.” ifadelerine yer verdi.
‘İNSANİ İLİŞKİLERİ GELİŞTİRİR’
Oruç döneminde iletişim sorunlarında düzelmeler görüldüğünü dile getiren Akdeniz, “Oruç ibadetiyle insanın kendine sınırlar koymayı öğrenmesi ile stres seviyesinde düşüş yaşandığı, öfke kontrolünün sağlanabildiği, iletişim sorunlarında düzelmeler olduğu görülebilmektedir. Oruç ibadeti sayesinde kişi kendine sınırlar koyarak insani istek ve arzularına sınırlandırma getirir ve onları kontrol altında tutmayı öğrenir. Sabır ve tahammül gücü artan kişinin öfkeyle baş etme kapasitesinde de artış gözlemlenir. Oruç ibadetini yapan bir yandan kendi iç dinamiklerini değiştirmeye çalışırken aynı zamanda diğer insanların iyiliği için de çabalamaya başlar. Toplu şekilde yapılan ibadetler insani ilişkilerimizin gelişmesini sağlar. İnsanlara yardım duygularımızın gelişmesine yapılan yardımlar, hoşgörü duygularımızın artmasına neden olmaktadır. Oruç, toplumsal vicdanı harekete geçirir. Beslenme ihtiyaçlarını istediği zaman karşılayamayan aç ve susuz canlılarla empati kurabilen birey, çevresiyle ilişkilerini olumlu yönde geliştirebilir. Paylaşımcı ve duyarlı yaklaşımları oruç sayesinde edinen birey psiko-sosyal açıdan daha sağlıklı olur.” dedi.
‘OLAĞANÜSTÜ İYİLEŞTİRİCİLİĞE SAHİPTİR’
Ramazan ayının ruh sağlığı açısından iyileştirici olduğunun altını çizen Akdeniz, “Ramazan ayında tutulan oruç, tıbbi olarak ispatlanan biyolojik faydalarının yanında ruh sağlığı açısından da olağanüstü bir iyileştiriciliğe sahiptir. Ruh ve beden arasında kurduğu muhteşem zincirle huzur ve mutluluk bir arada yaşanır. Türk Edebiyatının önemli üstadı Sezai Karakoç ‘Samanyolu’nda Ziyafet’ adlı eserinde oruçtan ne de güzel bahsetmiştir; ‘İşte oruç, külü deşer, betonları kırar, eskiyen dünyayı tazeler, alışkanlıkları elâstikîleştirir, donmalarını önler, içgüdüleri pırıl pırıl yapar, insanı melankoliye düşmekten, yani eşyayla ilgiyi kesmekten korur, kâinatı yeniden yaşanmağa değer bir yer haline getirir, insanı yeni doğmuşçasına yaşamaya hevesli, iştahlı bir yeni insan yapar’” şeklinde konuştu.
‘AİLEYİ BÜTÜNLEŞTİRİR’
Ramazan ayında aile ilişkilerin olumlu yönde değiştiğini belirten Akdeniz, “Ramazan ayında aile içi ilişkiler ve sosyal ilişkilerde de bereket kendisini hissettirir. Aile içi ilişkiler daha düzenli hale gelir. İş yoğunluğu veya çeşitli sebeplerle akşam yemeklerinde bulunamayan babalar ramazan ayında iftar sofrasına tüm aile bireyleriyle birlikte oturur. Bu da aile bireyleri ve özellikle çocuklar tarafından ailenin bütünleştiğinin fark edilmesine olanak sunar. İftar sofralarının ardından çay sohbetleri başlar. Ailenin güven bağlamının pekiştirildiği önemli ve kıymetli zamanı paylaşmak çocuklar ve birey için de iyileştiricidir. Birlikte davetlere gidilir, paylaşımlar artar. Çocukluktaki ramazanlar belki de bu sebepten ötürü hiçbir nesil tarafından unutulmaz. Eş, dost, akraba ziyaretleri ve evlerde verilen davetlerle birlikte ramazan ayında; bütün bir yıl boyunca karşılaşamayan dostlar birlikte aynı sofrayı, aynı safları paylaşırlar. Dostluk, birlik ve beraberlik pekiştirilir. Böylece yalnızlık hissine karşı bireyler aslında hiç de yalnız olmadıklarını görebilirler ve bu da özgüven duygusunun artmasını destekler.” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.