Tesettür yaratılış tarihinden bu yana bir çok millet için şeref derecesini belirleyen nişane sayılmıştır. Buna karşılık çıplaklık aşağılık olarak görülmüş ve bedenin teşhir edilmesi ayıplanma sebebi olarak kabul edilmiştir.
Tarih boyunca yaşayan en ilkel kabileler de bile insanlar cinsel organlarını ağaç yapraklarıyla örterek yaşamışlardır. Dolayısıyla örtünmenin biyolojik bir ihtiyaç olduğunu görüyoruz.
Cahiliye döneminde cariyeler çıplakken, soylular örtünürdü. Köle ve cariyelerdeki açık saçıklık, kolay ulaşılabilir olduğu, kendi bedeni hakkında bile söz sahibi olmadığı anlamına geliyordu.
Aslı unutulsa bile örtünme dünya da yakın zamana kadar önemli bir kuraldı. Yüz yıl önce Avrupa’da bile kadınlar ve erkekler baştan ayağa örtülüydü. Sadece yüzler ve eller açıktı. Köleler ve alt tabakada görülenler açık olabilirdi.
Eskiden kendine saygısı olan herkes örtülüyken günümüzde giyinmek gericilik, çıplaklık ise medeniyet zannediliyor. Modern çağın başından beri beden, daha önce hiç olmadığı kadar teşhir edildi ve edilmeye de devam ediliyor. Adeta benliğin yerini beden aldı diyebiliriz.
İslam ve geçmişteki bütün ilahi dinler örtünmeyi emrederek aslında insanı cinselliğinden ziyade kişiliğiyle var olmaya çağırmaktadır. Örtünmenin amacı başkasının bakışlarından korunmak ve ırzı meşru olmayan cinsel isteklerden sakınmaktır.
Yaratılış itibariyle kadın ve erkek nefisleri arasında fark vardır. Yaradılışta da kadın, erkeğe göre daha cazibelidir. Dolayısıyla kadınla erkeğin bedeninin biyolojik ve psikolojik algılanışı farklıdır. Bu yüzden kadının örtünmesi erkeğe göre daha fazladır.
İslam’da hem kadın için hem de erkek için örtünme emredilmiştir. Ancak iki cins arasında bunun ölçütleri farklıdır. Sebebi ise bahsolunduğu gibi yaratılıştaki farktır.
Kur’an-ı Kerim de: “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” (Ahzab, 33/59) buyurmaktadır.