Türkiye’nin güneyinde süren istikrarsızlık ve bölgede terör örgütü devleti oluşturma isteği ve İsrail projesinin adım adım hayata geçirilmeye çalışılması ile, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin toprak bütünlüğü ve egemenliğinin tehdit altına girdi.
Türkiye bu karışıklıktan dolayı bugüne kadar çok çileler çekti.
Türkiye büyük bir göç tablosu ile karşı karşıya kaldı. Ticareti baltalandı, şehirlerinde bombalar patladı, çok sayıda askerimizi ve insanımız kaybettik.
Durum bu kadar vahimken, Türkiye’nin bütün bu olanları kenarda oturup seyretmesi beklenemezdi. Bu mücadelenin, bir var olma mücadelesi haline geldiği apaçık ortada.
Hal böyleyken bunları görmezden gelip küçük hesapların, iç polemiklerin peşinde koşmanın, hele hele devletin, milletin ve ordusunun bütünlüğünü bozmaya çalışmanın tek açıklaması namertliktir!
Bizim anlayışımıza göre, ordu sefere çıktığı zaman her şey bir kenara bırakılır, vatan için bir bütün olunur. Vatanını ve milletini sevenler böyle yapar en azından.
Fakat karşımızda öyle bir tablo var ki, bu tablo tarifi imkansız hale geliyor her geçen gün. En hafif tabiriyle düşmanın içerdeki kalesi hüviyetine bürünmüş, Şam Sarayı’nın kuklası olmuş, hatta ve hatta Şam Şeytanlığı oynamaya kolları sıvamış birtakım isimler, Türkiye’nin aleyhine olabilecek her türlü davranışı sergilemekten kaçınmıyorlar.
Mesela Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki: “İdlib’de niye bulunuyoruz? PKK var mı orada? Niye orada duruyoruz? Gözlem noktalarının şu anda bildiğim kadarıyla 7’si Esed’in askerlerinin aldığı bölgede. Onların korumasında. Bir anlamda Esed’in askerleri bizim askerleri koruyor orada.”
Hem de 33 şehit haberi aldığımız gece söylüyor bunları. İnsanın kanı donuyor hakikaten.
İmam şey yaparsa cemaat şey yapar ya hani. Böyle bir genel başkanın vekillerinden de aklı başında hareketler beklemek hayalcilikten öteye gitmiyor doğrusu.
Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, galiz küfürlerle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaretler savuruyor.
Birtakım CHP’li isimler Türkiye’nin yanında yer almak bir yana, Türkiye düşmanı kimi bulurlarsa dört elle sarılıyorlar. Kimi Yunan’dan yana tavır alıyor, kimi İran’cı oluveriyor, kimi de CIA’nın Türkiye’deki beslemesi olarak hayatını idame ettiriyor.
Kesin olan bir şey var ki; Vatan-Millet-Bayrak gibi kavramlar bunlar için hiçbir anlam ifade etmiyor. CHP’nin 6 oku da bunlar için bir anlam ifade etmiyor. Bu vatana, bayrağa, millete ve ordumuza saygısı olmayanların en azından kendi parti logolarına ya da Atatürk’e saygıları olması gerekir.
Ya hayır konuşunuz ya da susunuz. Susunuz ki en azından milletimizin ve ordumuzun, canımıza, malımıza, ırzımıza kastedenlere karşı verdiği mücadeleyi gölgelemeyiniz. Bu milletin ve ordunun arkasında duramıyorsanız da sesinizi kesip saygı duyunuz.
Türk Milletinin hiçbir değeri ile değerlenmemiş, hiçbir değerini özümsememiş, bu ülkenin topraklarına yabancısınız bunu biliyoruz. Kimilerinizin Coni’lerden de farkı yok.
Sefere çıkmış bir ordu için ‘Bizim Suriye’de ne işimiz var’ lafını söylemek, şehitlerimizin aziz hatıralarına yapılmış büyük bir hakarettir.
Bugün, o gün değil. Bugün, herkesin oturup oradaki Mehmetçiğimize dua etme günüdür. Bunun dışında bir anlayışı asla kabul etmemiz mümkün değildir.
Bu iş ideolojiden ve etnisiteden bağımsızdır. Çünkü Türkiye’nin başına bir şey geldiğinde perişan olacak hepimiziz bunu anlamıyor musunuz?