Bilindiği üzere 22 Mayıs’ta Konya merkezli olmak üzere birçok ilde eşzamanlı ‘’paralel yapı’’ iddialarına yönelik operasyon yapıldı… Daha önce bu köşeden duyurduğumuz gibi, henüz operasyon yapılmadan önce özellikle sosyal medyada, soruşturmayı itibarsızlaştırmaya yönelik ‘’algı operasyonları’’ yapılıyordu…
22 Mayıs’ta operasyonun başlamasıyla birlikte algı operasyonları hız kesmeden devam etti… Burada en dikkat çekici nokta ise gözaltına alınanlar zaman kaybetmeksizin kahraman olarak lanse edilirken, operasyona esas teşkil ettiği düşünülen şikâyetin, müştekinin aldığı cezaya rağmen kabul edilmesine duyulan öfke ve şaşkınlık olarak öne çıkıyor…
Elbette masumiyet karinesi gereği, aksi ispatlanana kadar kimse suçlu ilan edilemez… Bu durum Mecelle’nin sekizinci maddesinde ‘’Beraet-i zimmet asıldır’’ ifadesiyle yer alır…
Yani nasıl ki, gözaltına alınanlar peşinen suçlu ilan edilmiyorsa, Hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı olmayan bir kişi de, peşinen suçlu ilan edilip, hakkını aramak için yaptığı başvurular değersiz görülemez…
Bunlar, asgari insanlık onuru gereği yapılması gerekenlerdir… Bir topluluğa olan kinimiz, bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemelidir…
Sevgi, hoşgörü, kardeşlik gibi söylemlerle yola çıkanların samimiyeti böyle vakalarla sınanmakta, insanların iç dünyaları böylelikle dışa vurulmaktadır…
Gerek söz konusu operasyon gerekse de diğer gündelik olaylar ‘’Hilkat Garibesi’’ bir grup tarafından özellikle sosyal medya üzerinden aslı astarı olmayan şekilde verilerek, kamuoyunu yanıltmak suretiyle seçimler öncesinde toplum mühendisliği yapılmaktadır…
Tüm bunlar yapılarak varılmak istenen nokta, nihai amaç nedir peki? Bir zamanlar iddia edildiği gibi sevgiye, kardeşliğe, hoşgörüye mi hizmet etmektedir, yoksa kutuplaşmaya veya düşmanlığa mı?
Cumhuriyet tarihinin en dindar Cumhurbaşkanı’na yapılan bunca hakaret ve karalamayı, İslam’a hizmet adına yapıldığını savunuyorsanız, Türkiye’de nasıl bir İslami hayat tasavvur ediyorsunuz? Şu an Türkiye’de mütedeyyin kesimin ifa edemediği hangi kısıtlamayı kaldıracaksınız da, İslam’a ve Müslümanlara hizmet edilmiş olacak?
Malum medya organlarında Diyanet’in ve zorunlu din derslerinin kaldırılmasının gerekliliğine dair yazılar çıkarken, ‘’Taksim’i Kâbe gibi kutsal gören HDP’ye’’ ‘’Tek Çare HDP’’ diye methiyeler düzerken, İslam’a, ümmete ya da ülkemize nasıl bir faydayı tasavvur ettiğinizi biraz anlatmanız gerekmiyor mu?
Selametle…
Günün Hadis-i Şerif’i:
Şüphesiz ki Allah, sizin yüzlerinize ve mallarınıza bakmaz! Fakat sizin kalplerinize ve amellerinize bakar’’