Eğer kış bahar yüreğimdedir deseydi ona kim inanırdı. Halil Cibran
Önce refik sonra tarik der gönlü ve yolu bilenler. Tükettikçe tükeniyoruz bu asırda. Kalp yaraları dillerin neşterliğinde kıymık kıymık ediliyor. Bize ait ne varsa ürkütüyor! avuçlarımızda sitemler büyütüyoruz. Biz kimiz? Yol kim? Yolcu kim? Önemsemiyoruz. Belki de bunu karayolları düşünsün diyenlerden biriyiz! Yoksa kendi çığlığını iz sürenlerden mi? Kendi çığlığının izini sürdükçe medeniyetin hoyrat yerlerinden öfke kaos ve kıskançlık boy gösteriyor. Görebilenlere selam olsun! Kendi talihinin mimarı der bir düşünür! Bizim kaderimiz çabamıza bağlı kılınmıştır. Bu da hakikatli bir hükümdür. Her sabah yol ve yolcuyu karşılar hoş geldin der sema işitip itaat edenlere.
Beyaz bir sayfaya birkaç sözde mümkün bir nokta yahut karalama. Kimse kendinden ötede yaşayamaz. Ve hepimiz kendimiz dışımızda nereye koştuksa gurbette kalmışızdır. Bu motto bize ışık tutacaktır. Bu hayatta her kişinin adamı olmakta er kişinin adamı olmakta mümkün. Dünya bir tarladır hasadı sonsuzlukta. Yol ve yolcu bir sen var senden içeri biliyorsun. Biliyorsun hep birlikte yaşıyor yalnızlıkla göçüyorsun. O halde esirgeyen bağışlayan yalnızlıklar adına yazıyorum. Yazar Emily Boronteye bu noktada katılıyorum işte şu nokta ‘‘İnsanın en iyi arkadaşı kendisidir’’ kendisiyle arkadaşlık etmek ne demektir savaş çağında zulüm çağında insan nasıl kendisini sevebilir kendisiyle savaşı bitmeyen insan nasıl çevresine zulm edebilir bu hal yol ve yolcuyu nereye götürür bunu anlamak ve anlatmak zorundayız. İnsan eşrefi mahlukattır derdi şairin babası işte ben hoşça baktıkça zatıma züptei alem olmaya namzet oluyorum. Artık farkınayım yolcuyu ve yolu azık ettim koşuyorum. Arkamda bir ağaç gölgesi adına dünya diyorum bir han nazlı bir seyrangah kimseye yar olmuyor anlıyorum kabullenmek istiyorum. Şimdi sıra sizde önce refik sonra tarik! Önce kendime çeki düzen vererek zihnimi ve kalbimi yüce bir şahsiyet ile var edebilir miyim bunu kendime izah edebilir miyim kendimi kendimle buluşturup kendini bilen rabbini bilir sırrına erebilir miyim? Düşünüyorum, düşünmenin düşlerinden sıyrılıp benliğime konan tozlara rağmen önce refik sonra tarik diyorum
Koşullu sevmelerin diş sızısından sıyrılıp hakikatli kucaklaşmalara yürüyorum. Ölümle sırnaştığım saatlerde ayın şavkı vururken satırlarıma geride bir an belki de rüya bırakıyorum. Elimde bir benlik ısmarlama sevdalara tahammülüm kalmadı artık tekraren söylüyorum işittim ve itaat ettim.
Önce Refik sonra Tarik! Kendimle buluşmaların pazartesinde ruhumu inceden nakışlayacak ‘‘öyle ise gel kardeşim hep verelim el ele’’ nidaları ile yolumu arıyorum. Bana dostunu söyle sana adamlığını söyleyeyim tokluğunda. En son hangi sadıkla birlikte bir oldun? Hangi sadıkla kalbini halini yoğurdun! Ey kimsesiz! Şehrin hangi yerlerinde dokunaklı hatıralar büyüttün, seni şahikalara çıkaracak eserleri azık yaptın.
Kendini bilmek kendinle olmak zordur der Şair bilirim. Zorda güzellik vardır bunu da sen bilirsin. Sonbahar sanattır diğerleri mevsim bunu da genç yaşta öğrendim. Artık yeter! Dünya’nın uğultusundan kendi sesimizi duyabilecek miyiz? Bizans oyunlarını bozup hakikatle kalabilecek miyiz? Refik olmakta refikle olmakta zordur emek ister bakım ister fedakarlık feragat ister insan sevdiğine katlanır. Refik demek kardeş demektir. Bioloik cismaniliği aşmak demektir. Hayvanlaşmaktan sıyrılıp insanlaşmak demektir. Dert ortağı gönül yoldaşı demektir. Gönlü, ruhu besleyen derinleştiren demektir. Kendisi için istediğini kardeşi için de isteyenler bir adım öne gelsin! Refikini bulan kendini bulmuştur yahut kendini bulan refikini bulacaktır.
Tekraren soruyorum sen kendinle nasılsın? En son kendin için aklını ve kalbini bir adım öteye taşıyabilmekle mi sabaha kavuştun yoksa kendini terk edişlerinin yalnızlığında kayboldun adına ruhsal cüzzam işledi de derler? Ruhunun feryatlarına çiçekler mi saçtın yoksa ruhunu bir bukle çiçeğe mi sattın! Kalbinde ne varsa gözlerindedir gözlerin acep yerinde midir?
Refik bazen bedeliyle sarıp sarmalar hayatını, ruhunun bam teline bir sukut kondurur yahut kıvılcım yakar bağrında buğday uğruna terk edip gittiğin diyarlara koşar adımlarla çark edersin ilk hayat zorluğunda nefestir refik iki cihana sığıp kendine sığamayanların talip olduğu bir sancıdır. O dediyse doğrudur mührüdür. Güvenin sarıp sarmalandığı bedenlerde kardeşlik doğar ya da doğmaya gebedir. Biz biliriz ki Önce refik sonra tariktir.
Kendiliğinde sevgi ve saygıyı inşa etmiş kimse Ol! deyince Oldurmuş bir Zata! ram olma düsturunu sağlamıştır. Kendisiyle ve Hak ile iyi geçinen insan Tariki yani yolunu bulmuştur. Onun yolu emanetçi emanetini alana kadar emanetçiye ram olma halidir. Gittiği her yerde çiçek açma prensibidir. Dokunduğu her yerde ümit olma baktığı yeri aydınlığa nura yakma yol zindan da olsa bahtiyar olma halidir. Şairin çilesinde yol onun varlık onun gerisi angarya halidir.