ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK

Osman Uzunkaya

                Senarist-yazar Ayşe Şasa, Karabatak Dergisin’de 14 Mart 2016 tarihinde yayınlanan ölmeden önceki son röportajında şöyle der: “ Hz.Mevlana, Hz.İbn-i Arabi başta olmak üzere tüm tasavvuf büyükleri derler ki, ölmeden önce ölünüz.Bu kaynağını hadisten alan bir ilkedir.Müthiş bir hayat formülüdür.Buradaki ölmek, enerjisini kaybetmek, durağanlaşmak, pasifleşmek değil insanın nefsini terbiye etmek, dünyevi hırslardan, şöhret, para, mevki gibi hırslardan kurtarmaktır. Nefs terbiye gördükçe insan Hakk’a, hakikate açılır.Ruh Allah’ın hayatiyet içeren “hayy” sıfatıyla sıfatlanıp olağanüstü bir güç ve dinamizm kazanır. Bu insan ruhunun hem olgunluğa, hem de metafizik anlamda “ölümsüzlüğe” evrilmesinin temel koşoludur. Hayy olan bir ruh, ebediyyette de dirliğini tüm gücüyle sürdürür. Yani paradoksal olarak ölmeden önce ölmek tam bir ölümsüzlüğe, sonsuz bir diriliğe aday olmaktır.”

                Ölmeden önce ölünüz sözü; Nefsin terbiyesi ile dünyevi hırslara  gem vurarak, ruhu yücelten bir yola girmek ve ruha derin bir işlevsellik kazandırmak olarak açıklanmaktadır. Metafizik gerçekliğin kapısı ancak, Allah’ın “sonsuzluk” vasfı ile aralanabilecektir.  Sonsuzluk kavramını analiz ettiğimizde; Sınırlandırılmayan,  hattı çizilmeyen, sonu olmayan, yok olmayan ve varlığı sürekli olan anlamı ile karşılaşırız. İşte Allah bu vasıflarıyla sonsuzdur. Allah’ın sonsuzluğu; İsim ve sıfatlarının kayıtsız-mutlak olmaları ve sınırsız bir tecelliye sahip olmaları bakımındandır. Ruhun ebediyyette diriliğini sürdürmesi ve sürekli olarak o’na ulaşma gayesi ile yanıp tutuşması sonsuzluk yoluna adım attığını gösteren iradi ve ruhi bir tezahürdür.

                Hazret-i Mevlana mesnevisinde; “Can, doğan kuşuna benzer, ten ona uzuktır. O, beden tuzağına ayağı bağlı, kanadı kırık bir halde düşüp kalmıştır” diyerek bir nefs tahlilinde bulunur.Sonsuzluk yolunda nefsin imtihanı kolay olmayacaktır.Bu yola giren insan(ruh) önüne çıkan yol işaretlerini iyi okumak ve nefsi heva ve heveslere kapılmadan yolunu tanzim etmek zorundadır. Yol sonsuzdur, bu yolda zaman ve mekan kavramı yoktur, meşakkat vardır, çile vardır, mücadele vardır. Yolculuk esnasında nefsi ve dünyevi engeller sürekli olarak önümüze çıkacak, yolumuzu kesecek ve tuzaklar kurarak bizi güzergah dışına itmek için, bir çok şeytani yöntem ve metodlar uygulayacaktır. Burada, ruhun dinamizmi ve diriliği, tüm engellerin aşılmasını sağlamada muazzam bir donanım ve güç kaynağı olacaktır.

                Ölmeden önce ölmenin en temel ilkelerinden birisi de, varlık ve benlik egosundan sıyrılarak, “Hiç”lik elbisesini giymektir. Hazret-i Mevlana bize : “Ey dost, aşıkların hayatı ölmekte’dir. Gönül vermeyince sen gönül bulamazsın.” Diyerek, Allah’ın kapısına, varlıktan, benlikten ve candan geçmeden varılamayacağını hatırlatır.

                Ne mutlu o kimseye ki,  nefsani arzu ve heveslerinden kurtulmak suretiyle, ruhunu hakikat pınarlarında yıkamış ve İnsan-ı Kamil mertebesine ulaşmış olsun!

                Selam ve dua ile..