Cumhuriyet tarihinin yedinci halk oylaması da nitekim bitmiş oldu. Konuşan, görüş bildiren, atan, tutan, kaçan, kaçıran tutturan… Uzayıp giden bu listede yerinizi aldınız çoktan. Demokrasinin bir gereği olarak iki seçenek sunuldu önümüze ve tercihimizi yaptık. Aslında “mecbur muyum kardeşim illa evet ya da hayır demeye benim de bir önerim var” diyebilmek de mümkündü ama gel de gör işte.
Sonuç belli oldu, değişiklik yapılacak maddeler biliniyor, sandıklar kapandı ve demokrasinin bir gereği olarak sayısal çoğunluğa ulaşan tercih kabul edildi. Demokrasinin de öngörüsü bu değil miydi? Artı bir yapan oyunu alır. Peki bu kadar mı yani!
İki seçenekli bir oylamada “evet” ya da “hayır” sayıları karşı karşıya geldi birisi daha çok çıktı. Sonrası eğer demokratik bir seçim böyle olur diyorsak gerek “evet” diyenler gerekse “hayır” diyenler sonuca sahip çıkmalı değil mi? En azından demokratik olgunluk böyle olur diye öğretilmedi mi?
Çağımız dünyasının öngörü sahipleri demokrasinin yönetim biçimi olarak en iyi şekil olduğunu iddia ediyorlar. Nitekim birçok yönetim şekli arasında söylenen bilinen kullanışlı ve kabul görme bakımından en az itiraz edileni demokratik yönetim biçimidir düşüncesi neredeyse genel kabul görmüş durumda.
Lakin bu yetmiyor, yani demokratik olmak yetmiyor, demokrasinin gelişmiş olanı var zayıf olanı var, her on yılda bir sekteye uğrayanı var rafa kaldırılanı var. Bizde bu durum ne minvaldedir? Gelişmiş ve olgun bir demokrasimiz var mı yoksa herkes kendine demokrat olmayı tercih ederek dolgun bir demokrasi ile yönetilmeyi tercihe devam mı ediyor?
Yenilgiyi hazmetmek zor. Lakin demokrasilerde yenilenler bile çıkan sonuçtan fayda görebilmeli, an azından eğer aynı coğrafyada yaşamaya devam ediyorsak bu sonuç demokrasi denen şekli güçlendirmiş olmalı.
Halk oylaması gibi bir oylamada kanaatimce kaybedenlerden çok kazananlar daha sorumlu ve daha ağır bir yük altına girmiş oluyor. Hayır diyen zaten değişikliğe razı değildi ve her an “ben demedim mi” havasına girip kenara çekilebilir. Oysa değişiklik yönünde oy kullananlar bunun gereğini ve bu değişikliğin olumlu yönlerini göstermek ve ispat etmek durumunda.
Eğer olgun bir demokrasiden bahsedilecekse şu günlerde her iki tarafın da düştüğü hal ve hareketler, kin ve nefret söylemi hiç de olgunluk belirtisi değil. Hele şu mahalle maçında topu eline alıp “top benim işte, küstüm, oynamıyorum” tavrı her şeyden çok bu ülkeye zarar veriyor değil mi?