Yeni bir haftaya başlamadan önce birazcık geçen haftaki gündemimizden bahsetmek istiyorum.
Geçen haftanın kapanışını çeşitli ziyaretlerle yaptık. Selçuk Üniversitesi Rektörü Metin Aksoy ve Rektör Yardımcısı Emrullah Eken hocalarımıza yaptığımız hayırlı olsun ziyaretinin ardından, AK Parti Konya Milletvekili Abdullah Ağralı ve Ziya Altunyaldız’ı gazetemizde ağırladık.
Haliyle gündemimiz hayli yoğundu.
Tahmin edeceğiniz gibi ana gündem maddesi yine Koronavirüs salgını ve onun yansımalarıydı.
Aslında bu ziyaretlerde yaptığımız muhabbetler ve benim çıkardığım sonuç, Türkiye’nin Koronavirüs mücadelesinin bazı şifrelerini barındırıyordu.
Şuanda sokaktaki vatandaşın 3 gündemi var, Koronavirüs, ekonomi ve eğitim. Biz de bu ziyaretlerde bu 3 gündem maddesinin üzerinde durduk.
Bugünkü yazımda işin eğitim kısmından ve Selçuk Üniversitesi ziyaretimizden bazı bilgiler vereceğim.
Geçtiğimiz günlerde köşemde üniversitelerin yüz yüze eğitim yapmasının Konya için çok riskli olduğunu ifade etmiştim. Her ne kadar bazı arkadaşlarımız bu konuda benim gibi düşünmeseler de Selçuk Üniversitesi Rektörü Metin hocamla aynı çizgide buluştuğumuzu gördüm. Metin hoca da benimle aynı kaygıları taşıyormuş.
Nasıl taşımasın ki, çok büyük risk alınacaktı. Belki de Konya’da durum daha da içinden çıkılmaz bir hal alacaktı.
Mesela KYK yurtlarında her öğrenciye bir oda tahsis edilmesinin imkansızlığı, yine öğrencilerin toplu taşıma, ders faaliyetleri, yemekhane ve kantin gibi bireysel ihtiyaçları konusunda çok büyük risklerin ortaya çıkabileceğini ifade etti Metin Aksoy.
Olayın ana omurgası olan ders faaliyetleri ise başlı başına bir sorun oluşturuyordu. Sınıflarda, amfilerde düzen sağlamak neredeyse imkansız bir iş.
Tabi Selçuk Üniversitesi’nin bünyesinde bulunan seçkin ve yaş itibarıyla büyük olan hocaların da bu süreçte riske atılmaması gerekliliği ortadaydı.
Metin Hoca da aynen bu kaygıları göz önünde bulunduruyor.
Bu konuda yöneticilerle empati yapmamızın şart olduğunu düşünüyorum. Düşünsenize; daha 24 yaşında olup 2 haftadır entübe olan bir öğrencinin ailesine siz olsanız nasıl hesap verirsiniz?
Bu öyle basit bir iş değil!
Yani özetle, Selçuk Üniversitesi’nin uzaktan eğitim kararı almasının ne kadar doğru bir karar olduğunu bir kez daha teyit etmiş oldum.
Metin Aksoy hocayla yaptığımız sohbetten benim çıkardığım en net sonuç: Korona var diye eğitimi bırakmayacağız ama sırf okula gideceğiz diye de göz göre göre ölen ölsün kalan sağlar bizimdir demeyeceğiz.
Bu nedenle Konya’nın üç devlet üniversitesi de bence doğru karar almıştır.
Bu süreçte Selçuk Üniversitesi’nin uzaktan eğitim konusunda önemli bir çalışması olacak. Üniversitenin kendi imkanları ve alt yapısıyla oluşturduğu uzaktan eğitim sistemi Türkiye’deki tüm üniversitelere de ışık tutacak özellikte.
Projenin başında da Rektör Yardımcısı Emrullah Eken hoca var.
Dile kolay, aşağı yukarı 70 bin öğrencinin aynı anda hizmet alabileceği bir teknolojik altyapıyı kullanıma sunacaklar.
Bu anlamda buradan da Türkiye’nin önümüzdeki dönemde dijital dönüşümde kat edeceği ve kat etmesi gereken önemli bir yol olduğunu görüyorum.
Yüzyüze eğitimin yerini hiçbir şey tutmasa bile, sürecin bize kazandırdığı en önemli artının dijital dönüşüm olduğunu görüyorum.
Bundan sonraki yazımda da, Ziya Altunayldız’la yaptığımız söyleşinin de konularından biri olan; dijital dönüşüm serüveninin Türkiye’ye ve Konya’ya neler kazandıracağını yazacağım. Konya’nın Koronavirüs mücadelesinden de Abdullah Ağralı ile yaptığımız sohbetten kesitler sunarak bahsetmeye çalışacağım.
Sağlıklı ve güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…