Ülkemizi meşgul eden yoğun gündemden ayrı bir konu ile karşınıza çıkmak istiyordum. Yüreği yanan her vatandaş gibi, olayları ben de üzüntü ve endişe ile takip ediyorum.
Yetkili/yetkisiz herkes konuşuyor, yazıyor, televizyonlarda açık oturum programlarında açıklamalar yapıyor.
Sade vatandaşın kafası karışıyor. Taraf olduğu kesimlerden şüphe etmeye başlıyor. Kendini sorgulamaya başlıyor.
Ülkeyi yangın haline çevrilmeye çalışılıyor. Maalesef, yangına körükle gidiliyor. Klişeleşmiş bir söz ama, bende kullanmak durumundayım. “Hepimiz aynı gemide yaşıyoruz.” Geminin selameti ve güvenli rotada devamı için, dikkatli olmak zorundayız.
Diyanet işleri başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in gündemle alakalı basına yansıyan sözleri çok önemli ve dikkat çekici.
“Yangına bir kova su ile gidilmeli. Hz. İbrahim ve Nemrut kıssasında geçen karınca misali, herkes avurdunu su ile doldurup tarafını belirlemeli.”
Ne kadar güzel bir hatırlatma. Anadolu tabiri ile “Herkes şapkasını çıkarıp önüne koysun ve düşünmeye başlasın.” Nasıl davranılması gerektiğini, neler söylenebileceğini iyice tartmalı, düşünmeli.
“Ya hayır söyle, ya da sus.” Hadis-i Şerifin bize ifade ettiği gerçek göz önüne alınarak sözlerimize dikkat etmeliyiz.
“Ağızdan çıkan söz, sahibini bağlar.” Evet, doğrudur diyebilir miyiz? Söylene sözler, her ferdin toplum içindeki yerine göre tesir eder ve etkiler.
Ağızdan çıkan sözler, kendimizi bağladığı gibi, sorumluluk açısından, etkileneceklerin de sorumluluğu söz sahibine aittir.
Dolayısıyla, sözün nereye varacağını iyi hesap etmek gerekiyor. Yunus Emre ne güzel ifade ediyor:
“Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz.”
Ayrıca devamında olması gerekenleri de şu şekilde sıralıyor:
“Sözü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz,
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz.”
“Hepimiz beşeriz.” Yaratılış gereği şaşarız, şaşırabiliriz. Yanlışlığa düşebiliriz. Önemli olan taraf, yanlışlıkların fark edilmesi sonrasında, yanlışlıklardan geri dönmektir.
Yapılan yanlışlardan dönülmesi sonrasında, telafisi için gerekeni yapmak, en güzel erdemli bir davranış biçimidir.
Ülkemizi seviyoruz. Ülkemize, milletimize hizmet edenleri seviyoruz. Yapılan güzel çalışmaların doğrulanması, aksi düşüncelerin ışığında fark edilir.
Farklılıklar, bir ülke için zenginlik kaynağıdır. Bu zenginlikten istifade edebilmenin yolları mutlaka bulunmalıdır.
Baş aktör devlet olmalıdır. Devlet, yönettiği millettin ortak değerlerine göre hareket etmek durumundadır.
Otorite ve kurallar, toplum hayatının sağlıklı idamesi için gereken önemli gerçeklerdir. Bu gerçekleri yok saymak, aksine davranmak, asla düşünülemez.
Dost ve düşmanımızı iyi tanımak zorundayız. Ülkemizde yaşayan her fert, millet kavramı içinde kardeştir.
Kardeşliğimizden ödün vermeden, “Bir olalım, diri olalım, iri olalım.” Düşmanlarımıza fırsat vermeyelim. Düşmanlarımızın iştahını kabartacak her türlü faaliyetten sakınalım.
Yüzyıldır hasretle beklediğimiz; dünyadaki gerçek yerimizi almayı, hakça paylaşmayı, adaletli dünyaya kavuşmayı engellemeye kimsenin hakkı yoktur.
“Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler.”