Ne yalan söyleyeyim; ülke gündeminin bu kadar can sıkıcı olduğu bir günde insanın pek yazası gelmiyor. Ama biz yine de işimizi yapalım, bir okuyan bulunur belki…
Konu okumaktan açılmışken Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 11’incisi düzenlenen Konya Kitap Günleri’nden bahsetmemek olmaz.
1 milyondan fazla kitap, 250 yazar ve 250 yayınevinin katılımı ve çeşitli etkinliklerle ziyaretçilerini ağırlamaya devam eden Konya Kitap Günleri altıncı gününü geride bıraktı.
Her sene olduğu gibi bu sene de çok yoğun ilgi var.
Türkiye’de her güzellikte olduğu gibi kitap ve okumak alanında herhalde yine lider şiir Konya’dır. Konya, kütüphane sayısında ve kütüphane doluluk oranlarında durup dururken ilk sırada yer almıyor. Çünkü Konya okumayı ve kitabı seviyor.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay da Konyalıların bu kitap hassasiyetini bildiği için her yıl Konya Kitap Günleri’ni daha da geliştirerek Konyalıların hizmetine sunuyor.
Konya Kitap Günleri, tıpkı geçen yıl olduğu gibi bu sene de çok iyi hazırlanılmış bir kültür festivaline dönüşmüş durumda. Bu sene, geçen seneden daha fazla ilgi olduğunu düşünüyorum.
Bu seneki Kitap Günleri’nin geçen yıldan tek farkı bu değil elbette. Bu seneki festivalin derin bir anlamı da var.
Bu yıl “Özgürlük İçin Oku” mottosuyla düzenlenen 11. “Konya Kitap Günleri’nin teması Filistin ve Gazze!
Filistin ve Gazze hassasiyetini hem yerel hem de küresel tüm platformlarda üzerine basa basa dile getiren Başkan Altay, burada da farkını ortaya koydu. Başkan Altay’ın gençlere “okuyun, mutlaka okuyun” diye salıkverdiği söyleşisinde ifade ettiği, “Bu yılın etkinliğinin teması Filistin, Kudüs ve Gazze. Mottomuz da ‘özgürlük için okuyoruz.’ Herkes için okumak önemli. Türkiye’de yaşıyorsanız sadece kendiniz için değil, dünyadaki tüm insanlar için okumamız gerekiyor. İsrail’in canilikleri her geçen gün artarak devam ediyor. Konya Kitap Günleri’nden bize çıkacak ders daha çok okumalı daha çok bilgi edinmeliyiz. Çünkü bilgiye sahip olan dünyada güce sahip oluyor. Bugün dilimizle düzeltebildiğimiz kötülükleri bizden sonraki neslin eliyle düzelteceği bir Türkiye inşa etmek için hep birlikte okumaya devam etmemiz gerekiyor” cümleleri, boş cümleler değildi.
****
Konya Kitap Günleri’ndeki programı için Konya’ya gelen Yazar Yusuf Kaplan, gazetemize de misafir oldu.
Tıpkı Başkan Altay gibi o da “okuyun” tavsiyesinde bulundu. Tıpkı Başkan Altay’ın, okuyanları düşünerek düzenlediği Kitap Günleri gibi Yusuf Kaplan da okuyanları düşünerek çok büyük bir çalışma yürütüyor.
O ulvi çalışmanın adı Medeniyet Tasavvuru Okulu, yani MTO.
Okula alınma şartı ise 20 kitap okumak. MTO’nun sıralamasına uyan bir adem; sanattan felsefeye, fıkıhtan kelama, sinemadan müziğe, şiirden estetiğe kadar kademe kademe donanım kazanıyormuş.
Şuanda kayıt dönemi devam eden MTO’da 52 bin talebe varmış…
MTO herhangi bir reklam çalışması da yapmıyor üstelik, doğrusu ihtiyaç da duymuyormuş.
Çünkü Yusuf Kaplan, MTO’yu “çağıran değil, kendin olmaya çağıran okul” olarak niteliyor.
Yarın haberini yayınlayacağız ama Yusuf Kaplan hocamın; Türkiye, İslam, MTO ve okumak üzerine söylediği birkaç paragrafı buraya iliştiriyorum.
“Türkiye dünyanın ruhudur, mazlumların umududur, zorbaların kabusudur. Biz İslam’ın omurgasını temsil ediyoruz. Tarihi yazanlar, tarihi yapanlardır. Türkiye’nin zayıflamaması lazım. Dünyanın bize, İslam’a ihtiyaç hissettiği bir zaman diliminde mezhebi tartışmaları bir kenara bırakmamız lazım. Biz bunları konuşmadığımız sürece gelen tehlikeyi göremeyiz. Dünyanın geleceğini şekillendirecek biziz.”
“Medeniyet Tasavvuru Okulu ‘biz varız’ demek için kuruldu. Ülkenin önünü açacak yeni Gazalilerin, Sinanların, Itrilerin, Mevlana’nın tohumlarını ekmek için kuruldu. Benzer bir çalışma Türkiye’de yok. Türkiye’nin en iyi hocaları ders veriyor. Kitaplardan ve kamplarda edindikleri birikimle makale yazıyorlar. Akıl, kalp ve ruhu hayata geçiren bir eğitim sistemi. Zorunlu eğitim zaten sorunlu eğitimdir. Talep etmeyenden bir şey beklenmez.”