-Baba, okumak üzerine bir kompozisyon yazmam gerekiyor,
Yardımcı olur musun?
Günün yorgunluğunu, televizyon karşısında yanıtsız iletişim moduna geçip, beynini durdurarak atmaya çalışan baba,tabi kızım diyor, birşeyler yazabilmek için önce konuyu etraflıca düşünmemiz ve bir anafikir çerçevesinde düşünceler üretmemiz lazım. Bunun en iyi yolu da konu hakkında kendimize sorular sorup, cevaplamaktan geçer.Hadi okumak üzerine birbirimize sorular soralım diyor ve ilk soruyu soruyor;
-Kızım insan niçin okur?
-Tabiki başarmak için babacığım, diyor kız.SBS sınavı atmosferi içindeki kızının bu cevabı karşısında bir an ne diyeceğini şaşırıyor, adeta donakalıyor baba.Neyi başaracağı ve sonuçta ne elde edeceği hususunda zihni tam olarak net olmayan çocuktan;
‘’Bilme ve sorgulama merakımı tatmin etmek için, ya da toplum ve evren içindeki koordinatlarımı, rabbimi ve dolayısı ile kendimi bilmek için, kendimi beslemek ve yeniden inşa
etmek için’’ gibi bir cevabı elbette beklemiyordu baba.Ama bu cevap da baba ile çocuğun nasıl birbirlerinden uzakdüştüklerini göstermesi açısından çok ağır ve acı verici bir cevaptı.Yukarıdaki diyalog bir kurmaca değil, bizzat yaşanmış ve acısı yedeklenmiş bir diyalog.Her geçen gün sekülerleşen hayat anlayışımız, eğitim dahil önüne gelen her şeyi bağlamından koparıyor.Halbuki Müslümana gelen ilk emir, oku emridir.
Yaratan rabbinin adıyla oku.Çocuklarımız rablerini ve kendilerini bilmek için değil, başarmak ve hayatta daha önemli bir yer tutabilmek için okuyorlar.Onlar gibi biz de aynı amacı güdüyoruz ve Onlarla birlikte bizde okuyoruz.
Çocuklarımızın test sonuçlarından aldığımız hazzı ne süper lig puan cetveli ne de borsa endeksi verebiliyor bize.Okulu eski Türkçe bir kelime olan ve çağırmak anlamına gelen
‘’okı-‘’ sözcüğü ile yunanca ‘’skhole’’, Fransızca ‘’ecole’’ kelimelerini harmanlamak sureti ile devşiren, talim-terbiyeyi (terbiye Arapça rab kökünden gelmekte.) kaldırıp, yerine eğitim-öğretimi İhdas eden, talebenin okuldan kaydını silip, öğrenciyi kaydeden 90 yaşına varmış eğitim modelinin, ‘’insan niçin okumalıdır’’ sorusuna vereceği cevabın başarmak için olması tabiki şaşırtıcı değil.Şaşırtıcı değil, zira başarıyı tek başına hayatın amacı ve miti haline getiren postmodern yaklaşım, yoğun ve acımasız rekabet ortamında yüksek bir yaşam standardına ulaşabilmenin tekyolunun mutlak surette başarı olduğunu zihinlere kazırken,başarının içini yine kendisi doldurmakta ve kriterlerini kendişi belirlemekte.
Bu kriterler, bir yönetici için yüksek düzeyde iletişim becerileri, güzel konuşma, beden dilini iyi kullanma hedef ve sonuç odaklılık vs. iken, bir öğrenci için şimdilik SBS ve YGS benzeri sınavlarda sınavı en az yanlışla bitirebilmekanlamına gelmekte.
Önüne gelen soruların içeriğinden ziyade doğru seçeneğe odaklanan öğrenci için bağlam ve anlam bir şey ifade etmemektedir. Tek mutluluk kaynağı doğru seçeneğibulup işaretlemek olan öğrencinin bu bağlamda durumu, başlayıp biten kısa süreli hazların tatmin tarlasına dönüşen modern insanın durumundan farklı değildir. Bugün soru çözerek hazzı yaşayan çocuklarımız, yarın büyüyünce tek hedefi daha iyi bir yaşam standardına kavuşmak olan seküler bir toplumun, sadık ve sorgulama yeteneğinden uzak birer üyeleri olacaklar.
Çocuklarımıza, doğru seçeneği bulmaktan ziyade, seçeneğin içeriğinin ne olduğunu, ne anlam duygu ettiğini, bize ne anlattığını, başarmaktan önce, yolda yorulmanın, ter dökmenin nasıl bir
duygu olduğunu, her şeyden önce kendi varlığını sorgulamayı nasıl öğreteceğiz? Tartışmamız gereken öncelikle bu hususdeğil midir.