İnsan kendisini sık sık hesaba çekmeli, hayatının muhasebesini yapmalı. Şu soruları sormalı kendine: Ben kimim, nereden geldim, nereye gideceğim, kimlerleyim, ne haldeyim? Başkalarına karşı eksik yanlarını kapatmaya çalışır, yalnız kendiyle kaldığında dürüst olmak zorundadır; çünkü insan en çok da kendisine karşı dürüst olursa var olabilir.
“Kimlerleyim?” sorusunun cevabı önemlidir. Kiminle olduğumuz, bize ne halde olduğumuzun da cevabını verecektir. Beylik sözlerimiz vardır: “İsin yanında duran is, misin yanında duran mis kokar.” “Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” “Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan.”
Atalar ne güzel tespitlerde bulunmuşlar. Mis mi kokuyoruz, is mi? Hayra ulaşan yollarda mıyız, yoksa aksi mi? Kendimize soru sormaktan çekinmezsek, yolumuzu kaybetmeyiz, tabi ki yolumuz yolsa.
Bize salihlerle olmamız tavsiye ediliyor. “Salih ya da saliha” insanlar olmak, her kişinin değil, er kişinin kârıdır. Er kişi olmak istiyor muyuz, ondan söz edelim. Önce biz salih ya da saliha olma çabasında olalım, dışarıdan ithal etme derdine düşmeyelim. Değişime önce kendimizden başlayalım.
---------
İnsan yaşantısına karşı kayıtsız kalamaz. Yaptıklarından mükelleftir. Yapacağı her şey için de bir ölçü vardır. Ölçü kaçarsa yaptığı işin de tadı kaçar, sevimsizleşir, keyif vermez bir hal alır ve ucu ifrata ya da tefrite varır.
Ölçüsünü kaçırdığımız o kadar çok şey var ki… Oylama yapacak olsak ilk sırada gelir “dilimiz”. Sıkıntıyı en çok dilimizden çekeriz, ama her fırsatta ders çıkarmadan fütursuzca konuşma eylemine devam ederiz. Kendimizi görmez, kimi zaman karşıyı hedef gösteririz, kimi zaman da olmak istediğimiz “ben” i anlatır da anlatırız.
Cahilâne ağzımıza geleni konuşuyoruz. Cahil cesur olur da, bu cesurluk çizmeyi aşmış durumda. Her şeyi bilmek, her konuda fikir beyan etmek zorunda değiliz. Bilmediğimiz konularda bırakalım da bilenler konuşsun. Konyamızda çok güzel bir tabir vardır böyle insanlar için ve tabiri caizse cuk diye oturuyor: “Okumadan âlim, yazmadan kâtip.”
“Kimse beni kısıtlayamaz, istediğimiz zaman istediğim konuda konuşurum.” diyorsak, yanlış yoldayız. Biz kendi kendimizi bu konuda kısıtlamazsak, kısıtlayanlar olur, bilelim, yoksa üzülen biz oluruz.
---------
Bir de tuhaf bir hastalığa yakalandık. Tabiri caizse iman bekçisi kesildik. Sen geç cennetliksin, sen dur cehennemin dibindesin direktifleri veriyoruz. Kendimiz ne durumdayız Allah bilir. Kendini bilen böyle sözler sarf etmez, sarf etmemeli.
Biri ölüyor, sosyal medyada hayatımda ilk defa duyduğum beddualar görüyorum. Tamam, bir insanı sevmeyebiliriz, bu durum o insanı yerden yere vurmayı gerektirmiyor. Buğz edilecek işler yapmamaya bakalım.
İman kimdedir, kimin imanı sahihtir, bunu ölçmek bizim işimiz olmasın. Bizler kalplerimizi istikamet üzere tutmaya gayret edelim. Acımasızca eleştirilerde bulunmayalım, gün gelir o yazdığımız ya da dillendirdiğimiz sözleri bize söyleyenler olur.
Orta yol her zaman iyidir, aşırılıklar insana zarar verir. Salihlerle olmak hem dünyamızı hem ahiretimizi güzel kılar. İyi olalım, iyilerle olalım, her daim iyilikle kalalım.