ÖFKE

Doç. Dr. Ömer Akdağ

Öfke bir duygu taşmasıdır. Güçlü bir his patlamasıdır ki, iyi yönlendirilmezse sahibini felaketlere müncer eder. Müşahede edebildiğimiz kadarıyla diğer varlıklarda da öfke vardır. Bazı hayvanlarda bunu görürüz. Mesela boğalarda bahse konu öfkeye sıkça rastlanır. “Medenî” Avrupa’nın göbeğinde her yıl yapılan boğa yarışlarında boğaların nasıl tahrik edilerek öfkelendirildiğini “seyrederiz”… Kırmızı gösterilerek öfkelendirilen boğalar kan-revan içinde bırakılarak sanki çok marifetmiş gibi binlerce kişinin gözleri önünde canhıraş hale getirilir. Bu yetmezmiş gibi bir dünya televizyonları da bu görüntüleri bütün âleme servis eder.

Avrupa Müslüman kitlenin (Doğu Türkistan, Suriye, Filistin vs) birbirini katletmesini ve katlettirilmesini de boğa güreşleri gibi seyrediyor olmalı…. Avrupalının genetiğinde vahşeti seyrederek haz almak var. Zira hipodromlarda arslanlara yem olarak verilen insanları seyretmişlerdi onlar yüzlerce yıl önce…. Bu gelenek onlarda devam eder.

Biz Müslümanlar olarak ve özellikle Türkler olarak daha hususî olarak da Osmanlı Türklüğünün devamı olarak, Batılılaşma vetiresinde Avrupalılar gibi davranarak, onların halleriyle donanmaya tenezzül etmek mecburiyetinde miyiz?

“Tenezzül etmek” burun kıvırarak seviyeyi düşürmektir.

Bizim bir kimliğimiz vardır. Kimliğimizin orijininde sevgililerin en sevgilisi Peygamberimiz yer alır.

Öfke diye bir duygu vardır ve olmalıdır. Ama yerinde kullanılmalıdır. Tıpkı elektrik gibi. Kısa devre yaparsa kendini de çevresini de tahrip eder elektrik.

Öfke enerjiye dönüştürülürse anlamlı olur. Zaten enerji öfkenin şekil değiştirmiş hali değil midir?

Su ısıtılınca öfkelenir ve dumanlar çıkmaya başlar. Bu duman (öfke) makineye tatbik edilirse işe yarar. Üretim yaparsınız.

Peygamberimiz buyurur ki, “kellimün nas ala kederi ukulihim”. İnsanlara akılları miktarında konuşunuz. Bu söz de bir öfke terbiyesidir.

Ramazan ayı öfkenin yerinde kullanıldığı en verimli zamanlardandır.

Öfke, şecaate dönüşürse enerji demektir.

Kimliğimizi güçlendiren öfkeye, evet.

Hezeyana dönüşen öfkeye, hayır.

“PİŞMAN”

Osmanlı'nın kurucu iradesi "Oğul geçmişini bil ki geleceğine sağlam basasın, nerden geldiğini unutma ki nereye gideceğini bilesin" demiş.

Böyle bir şuurla kurulan devlet, toplumun başına taç olur.

Ülkeye güneş olur.

18. yüzyılda Avrupalı fikir adamları Osmanlı ülkesi için “güneş ülke” diyorlardı.

“Nereden” geldiğini bilen bir kafa, “nereye” gideceğini de bilir… “Nereden” geldiğini bilmeyen veya bilmek istemeyen bir beyin ise semt-i meçhule gider. Serseri bir kurşun gibidir. Türk dünyasını da İslam dünyasını da yok sayar.

Koalisyon tartışmaları gündemde bugünlerde. Bazı haber kanalları “koalisyon” konusunda “bilgilendiriyor” yeni nesli….

Demek ki, bizatihi yaşamak gerekiyor acıyı. Temenni edelim ki, ülkemiz hükümetsizliğe mahkum olmasın.

Hani derler ya; maksadını aşan bir cümle olur bazen… Galiba 2015 genel seçimlerinde seçmenlerin bir kısmı verdiği oylardan “pişman” gibi….

Kim tahayyül edebilir ki, HDP ile MHP aynı seviyede olsun.

Görünen odur ki, erken seçim kaçınılmaz. Ve HDP’ye giden ödünç oylar geldiği yere dönecek gibi…. Dikkat ederseniz oy kaybetmesi muhtemel olan partiler “kesinlikle” erken seçimden söz etmiyor ve edilmesini de istemiyor.

2015 genel seçimlerinde “ödünç” oy kavramıyla tanıştık.

Bir de “haram” oy kavramıyla…

Şeyh Edebali’nin sesine kulak verelim; Nereden geldiğini bilen “haram” oylara teşne olmaz.

Pişman olmak, öfkelenmekten daha etkilidir. Pişman olmak, en etkili öğretmendir.