Ahir ömrümüzde bir kez daha Ramazan ayına kavuştuk. Ramazan demek, yenilenmek, kendine gelmek, aklını başına toplayıp, geçmişin muhasebesini yapıp, geleceğe daha emin adımlarla ilerlemek demek.
Kâğıt üzerine yazınca, tepeden baktığımızda bu sözler gerçekten şık duruyor. Kimsenin hayır diyemeyeceği, orta yollu klişe ifadeler. Bu sözleri doğruluk payı nedir? Yüzde yüz doğru ifadeler bunlar. Tabi ki tek bir şartla; lafla kalmayıp uygulamaya geçirildiği zaman… Ramazan ayı yüzlerce yıldır hiç sektirmeden ziyaretimize geliyor. Peki, biz onu ne şekilde kabul edip, nasıl ağırlıyoruz. Biraz bu meselelere kafa yormalıyız. Klişe reklamlardan, reyting uğruna imana gelen TV ekranlarından, aman soframızda o da eksik olmasın bu da eksik olmasın diye marketleri talan etmemizden falan bahsetmiyorum. Bugün Ramazan’ın dördüncü günü. Dört gün öncesi ile bugün arasında hayatımızda ne gibi bir fark oldu buna bakalım.
Örneğin oruç ve beş vakit namazın yanında artı olarak ne gibi bir ibadet yapabildik. Günlük hayatımızda, sosyal medyada dedikodudan ne kadar uzak durabildik. Durup bir nefes alıp, bu gidişimiz nereye diye soralım. Günlük yaşamımızın rutininde maalesef bir değişiklik yok. Ülke gündemi, dünya gündemi bildiğimiz şekilde. Her yıl Ramazan ayında bir İslam ülkesinin, topluluğun tepesine binip, bütün İslam coğrafyası ile adeta dalga geçen kısaca batı diyeceğimiz ABD, İsrail vb. devletler bu seferde şapkadan yine Filistin’i çıkardılar. Ramazan’a birkaç gün kala Amerikan’ın şımarıklığı sebebiyle onlarca şehit verildi. Yüzlerce yaralı var. Türkiye dışında sözde Müslüman ülkelerin hepsi ve Birleşmiş Milletler kaygılarını ifade etmekten öteye somut bir adım atmadı.
Ülke gündeminde ise seçim atmosferindeyiz. Lakin unutmamız gereken bir şey var. Seçim döneminde, siyasi ortamda mubah sayılıyor diye yalana dolana bulaşmanın dinimiz açısından ne herhangi bir zamanda ne de Ramazan ayında doğru karşılanacak bir tarafı yok. Özellikle sosyal medyada iktidarı, muhalefeti fark etmez, insanlar hakkında iftiralar barındıran paylaşımları dolaşıma sokup, kendi profilimizde paylaşmanın da aynı şekilde günah olduğunu bilmeliyiz. Ben bilmiyordum demekle yırtamayız. Allah akıl fikir vermiş. Montaj kokan fotoğraflara, mantıktan uzak paylaşımlara sazan gibi atlamadan önce gerçek mi diye araştırıp biraz düşünmek çok zor olmasa gerek…
Modern zaman Ramazanlarındaki saçmalıkların gündelik hayata iyice sirayet etmesi ayrı bir üzüntü vesilesi. Tamam, banka reklamlarıyla iftar programı yapan hocalar bunun doğrululuğunu yanlışlığını kendi vicdanlarına anlatsınlar. Lakin konut kredi faizleri düştü diye Ramazan’da bankalara akın etmeyi biz kendimize nasıl izah edeceğiz. Faiz haramdır deniliyor, şu kadar oranda olursa, şöyle olursa denmiyor. Dinde reform tartışmaları yapılıyor ya devletin, diyanetin öyle bir şey yapmasına gerek yok. İnsanların büyük bir kısmı kendi inançlarında reform yapıp, faizi haram olmaktan çıkardı. Oruçlu ağızla kredi çekmenin başka bir izahı yok. Sözde muhafazakâr medyanın Ramazan ayında sanki çok matah bir şeymiş gibi faiz indirimi konut satışlarını artırdı tarzı haberlerine ise acı acı gülmekten başka bir şey yapamıyoruz.
Ramazan ayı bütün bereketiyle, cömertliğiyle yine kapımıza geldi. Onu en iyi şekilde ağırlayıp kazançlı çıkmakta, hiçbir şey olmamış gibi gündelik hayatın debdebesiyle arasında kendimizi unutup evde yokuz demekte bizim elimizde. Karar bizim, Allah doğru karar verip, kazançlı çıkanlardan eylesin.