Yangın bölgesinde helikopter olmadığını söylerken üzerinden helikopter geçen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şimdi de sel bölgesine giden bakanları hedef aldı.
CHP lideri, afet bölgesine giderek çalışmaları yerinde takip eden bakanlar için "Ne yapıyorlar orada?" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun bu sorusunu hiç garipsemedim. Siz de garipsemeyin. Ama kendisine bazı hatırlatmaları da yapmak lazım. O bakanların orada ne yaptığını anlamasa bile ne yapmadığını anlar belki diye birkaç hatırlatma yapmak istiyorum.
Kendi partisinin belediye başkanlarının ve kurmaylarının daha önceki tecrübelerini hepimiz hatırlıyoruz. Bir de Kılıçdaroğlu’na hatırlatalım o zaman…
O bakanlar; İstanbul kar altındayken, trafik kilitlenmişken, insanlar sokakta donma tehlikesi geçirirken, İngiltere Büyükelçisi ile balıkçıda keyif çatmadı mesela…
Ya da Elazığ Depremi esnasında bölgeye şöyle bir uğrayıp medyatiklik yapıp hava attıktan sonra kayak tatiline gitmedi mesela…
İstanbul karla mücadele ederken, bir belediye çalışanının rüyasında bile göremeyeceği İsviçre tatili meselesi var bir de. ‘İstanbul şeysi’nin sözcüsünü ne çabuk unuttun Kılıçdaroğlu? Görevden alındı diye biz unutacak değiliz ya…
O bakanlar, sorumlu oldukları bölge acı çekerken binlerce liralık kayak tatiline çıkmadı mesela…
O bakanlar; Ankara sular altındayken, elinde çay bardağı ile grand tuvalet, hiç istifini bozmadan oturmadı mesela…
O bakanlar; orman yangınında kendi evim zarar görmesin diye belediye araçlarını kendi villalarının etrafına dizip bencillik yapmadı mesela…
Kılıçdaroğlu, kendi belediye başkanlarının bu hatalarına o kadar alışmış ki, algılayamamış bakanların orada ne yaptığını.
Kılıçdaroğlu’nun bu sorusuna verilecek o kadar fazla cevap var ki!
O bakanlar, ayaklarında lastik botlarla gece-gündüz bir an olsun vatandaşı yalnız bırakmıyorlar. Vatandaş mağdur olurken, sıcak bir yatağa, yumuşak bir yastığa uzanıp rahatlık peşinde koşmuyorlar.
Kılıçdaroğlu çabuk unutmuş.
99 depreminde, Başbakan Ecevit rahatsız olmasın diye uykudan uyandırılmamıştı. Depremzedeleri ne arayan olmuştu, ne soran olmuştu.
Mesela Kızılay o kadar sahipsizdi, o kadar kötü yönetiliyordu ki; depolarda çürüyen çadırlar yaralara merhem olamamıştı.
Kılıçdaroğlu çabuk unutmuş.
99'un Ocak ayında kendi isteğiyle emekli olduğu Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü'nün enkazı, 7 ay sonra meydana gelen 99 depreminin enkazından bile büyüktü.
Kılıçdaroğlu’nun sağlık siteminde bıraktığı enkaz nedeniyle ülkemizde hasta olanlar ölüme terk ediliyordu. Hastanelerde 8 kişilik odalarda yer bulabilen şanslı vatandaşlar da ya mikroptan ölüyordu ya da hastane masraflarından zaten…
Depremin en acı görüntüleri o zaman yaşanmıştı. Yaralılar ve ölüler hastane bahçelerinde balık istifi gibi içler acısı halde istiflenmişti. Yıkımdan ölmeyen insanlar, açlıktan, susuzluktan, hastalıktan, ya da enkaz altında havasızlıktan ölmüştü…
Türkiye o günlerden bu günlere geldi.
O bakanlar orada ne yapıyor? sorusunun cevabını kendisi de biliyor aslında.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu sahadaki ekip arkadaşlarını bir an olsun yalnız bırakmıyor.
Geçmiş tecrübelerinden dolayı, birilerinin bu fedakarlıkları anlamasını beklemiyoruz zaten.
Ne diyelim, Allah hidayet versin…