Nurettin Canikli, Kılıçdaroğlu’nun 300 milyar dolar getirme iddiasını değerlendirdi

Kemal Kılıçdaroğlu’nun İngiltere’den 300 milyar dolar kaynak getirme sözünü değerlendiren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli, "Akılcı, mantıklı ve bilimsel hiçbir altyapısı ve açıklaması bulunmamaktadır. Bu iddia tam bir safsatadır" dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli, Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sık sık tekrarladığı 300 milyar dolar temiz yatırım sözüyle ilgili sosyal medyadan paylaşımlar yaptı. Canikli, Kılıçdaroğlu'nun 300 milyar doları İngiltere'den getireceğini ama ada ülkesinin bu miktarda yardım yapabilecek gücünün olmadığını savundu.

Canikli'nin paylaşımları şu şekilde:

"Kemal Kılıçdaroğlu 300 milyar dolar yatırımı Türkiye’ye getireceğini söylüyor. İngiltere’den sağlamış bu yatırımı. IMF’den borç almayacağını, İngiltere’den doğrudan temiz yatırım getireceğini iddia ediyor.

Bilindiği üzere doğrudan yatırım formatında gelen para Türkiye’de fabrikalar kurar, şirketler satın alır veya ortaklıklar oluşturur. Bu şekilde gelen yatırım Devlet’in harcamalarını finanse etmez. Çünkü Devlet’e borç olarak verilen bir para değildir.

Bu nedenle başta depremzede konutlarının inşası ve EYT’lilerin emekli maaşları olmak üzere Devlet’in artan giderleri için gereken kaynak ihtiyacı ortada durmaktadır.

Kemal Kılıçdaroğlu bunun için bütçeden yapacakları tasarrufla bu harcamaları karşılayacaklarını ima etmektedir. Tasarruf konusuna tekrar döneceğim. Öncelikle 300 milyar dolarlık yatırım konusunu netleştirelim.

'İngiltere'nin sermaye ihraç edecek gücü yok'

Burada en kritik soru şu: İngiltere ekonomisi yurtdışına (Türkiye’ye) 300 milyar dolar tutarındaki sermaye transferini yapacak güçte midir? Bakalım.

İngiltere Merkez Bankası’nın bilanço büyüklüğü, ABD ve AB Merkez Bankalarında olduğu gibi, 2008 yılından bugüne çok büyük artış göstermiştir. Bunun sonucu parasal tabanda aşırı genişleme meydana gelmiştir.

Bugün itibariyle İngiltere Merkez Bankası’nın bilanço büyüklüğü, yani parasal taban 1 trilyon sterlini aşmıştır. Makro ekonomik göstergelerle uyumlu olan, yani olması gereken parasal büyüklük miktarı ise 350 milyar sterlindir.

650 milyar sterlinlik bir fazlalık vardır. Yani bu kadar paranın piyasadan çekilmesi gerekmektedir. Bu nedenle IMF, İngiltere Merkez Bankası’na, bilançosunu üçte iki oranında azaltarak 650 milyar sterlin değerinde devlet tahvili satması gerektiği çağrısını yapmaktadır.

IMF, parasal sıkılaştırma politikasında net ve cesur olması gerektiği konusunda İngiltere Merkez Bankası’nı uyarmaktadır. İçinde bulunulan şartlar nedeniyle İngiltere Merkez Bankası piyasadan para çekme konusunda sıkıntılar yaşamaktadır.

Yani, parasal sıkılaştırmayla ilgili gerekli adımları atmakta zorlanmaktadır. Piyasadan para çekilmesi, büyümeyle ilgili problemleri ortaya çıkaracağı için İngiltere Merkez Bankası parasal sıkılaştırmayla ilgi takvimi sürekli ertelemektedir.

'10 milyar dolar tutarındaki yatırımı dahi Türkiye’ye kanalize edemez'

Görünen odur ki orta vadede, önümüzdeki 3-5 yıllık dönem içerisinde İngiltere’de parasal sıkılaştırma politikası uygulamaya konulamayacaktır.

Özetlemek gerekirse, İngiltere ekonomisi çok büyük sermaye ihtiyacı içerisindedir.

Bu nedenle bırakın yurtdışına (Türkiye’ye ) 300 milyar dolar gibi İngiltere Merkez Bankası’nın bilanço büyüklüğünün % 25’ine tekabül eden bir sermaye transferini, 10 milyar dolar tutarındaki yatırımı dahi Türkiye’ye kanalize edemez.

İçinde bulunduğu zor şartlar nedeniyle, İngiltere ekonomisinin kendisinin sermayeye ihtiyacı vardır. İngiltere’nin kendisi yurt dışından sermaye çekmeye çalışmaktadır. Bunun için de faiz oranlarını artırmaya devam etmektedir.

Sonuç olarak, İngiliz finans sisteminin Türkiye’ye yatırım amacıyla 300 milyar dolar gibi bir parayı göndermesi mümkün değildir.

Bu gerçekler ortadayken İngiltere’den 300 milyar dolarlık doğrudan yatırım getirileceği iddiası, akıl ve mantık düzleminden kopmuş gerçeklikle bağdaşmayan bir iddiadır.

Dahası da var.

'Tefecilerle görüşmüş'

Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2022 yılı Kasım ayında yaptığı İngiltere ziyaretinde, http://Public.io Şirketi’nin CEO’su Daniel Korski, girişim sermayesi yatırım fonlarının ve yatırım bankalarının yöneticileri ile görüştüğü, CHP sözcüsü Faiz Öztrak tarafından açıklandı. Bunların dışında görüştükleri fon, şirket ve kuruluşların isimleri de şunlar: Entrepreneur Fist (John Clifford), The Creator Fund (Jeremy Brown) ve The Alan Turing Institude.

Görüştükleri fon ve şirketler arasında doğrudan yatırım yapan hiçbir firma bulunmamaktadır. http://Public.io Şirketi bir danışmanlık şirketidir. Doğrudan yatırım yapmamaktadır.

Girişim sermayesi yatırım fonları da doğrudan yatırım faaliyeti olmayan, sadece portföy yatırımı yapan yatırım şirketlerdir.

Yatırım bankaları da sadece portföy yatırımı yapan şirketlerdir. Bunlar da doğrudan yatırım faaliyetinde bulunmazlar.

Entrepreneur Fist Şirketi kendisini yetenek yatırımcısı olarak tanımlayan, esas itibariyle şirket kuruluşlarına aracılık ve öncülük eden bir danışmanlık firması konumundadır. Firma yetkilisi olarak görüştükleri kişi Firma’nın CEO’su değildir.

Firma yetkilisi John Clifford ile görüşmelerinin aşağıdaki fotoğraf görüntüsü Kılıçdaroğlu ve ekibinin ciddiye alınmadığının ve küçük düşürüldüğünün fotoğrafıdır.

'Bunlar fabrika kurmaz, şirket satın almazlar'

The Creator Fund, gelecek vadeden teknolojik buluşlara yatırım yapan bir şirkettir. Bu şirket de parlak buluşları satın alan yetenek yatırımcısı olarak faaliyette bulunmaktadır.

Firma yetkilisi olarak görüştükleri Jeremy Brown isimli kişi de tepe yönetiminde yer almayan alt düzey yetkililerinden birisidir.

The Alan Turing Institude ise İngiltere’de veri bilimi ve yapay zeka üzerine araştırmalar yapan ulusal bir araştırma kuruluşudur.

Yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun görüştüğü girişim sermaye fonları ve yatırım bankaları, sıcak para olarak tanımlanan portföy yatırımcılarıdır. Yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun tabiriyle ‘tefecilerdir.’ Bunlar fabrika kurmazlar, şirket satın almazlar veya ortaklık tesis etmezler.

Sadece hisse senedi gibi menkul kıymetler veya borç senetlerine yatırım yaparlar ve yatırımları genelde kısa vadelidir. Diğer şirket ve kuruluşlar ise danışmanlık, aracılık ve araştırma yapan şirket ve kuruluşlardır."

'Doğrudan yatırım yapan hiçbir firmayla görüşmedi'

Canikli ayrıca, Kılıçdaroğlu'nun görüştüğü fon ve şirketlerin doğrudan yatırım yapmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:

"Kemal Kılıçdaroğlu, ısrarla 300 milyar dolarlık doğrudan yatırım geleceğini, tefeci olarak tanımladığı sıcak para (portföy yatırımı) formatında yatırımın söz konusu olmayacağını iddia etmektedir. Ancak, İngiltere’de görüştüğü fonlar sadece sıcak paracı olanlar ve diğer danışmanlık şirketleridir.

Kemal Kılıçdaroğlu İngiltere ziyaretinde doğrudan yatırım yapan hiçbir şirketle görüşmemiştir.

Doğrudan yatırım yapan hiçbir firmayla görüşmeden, Türkiye’ye 300 milyar dolarlık doğrudan yatırımcı getireceğini söylemek büyük bir ciddiyetsizlik ve Türk Milleti’ne karşı yapılan büyük saygısızlıktır. Ortada İngiltere’den yatırım amaçlı Türkiye’ye gelecek para falan yoktur. Yatırım yapacak şirket ya da fonlar da bulunmamaktadır.

300 milyar doların faizi

Eğer, Kemal Kılıçdaroğlu tarafından, Devlet’in harcamalarının (depremzede konutlarının inşası dahil) finansmanında kullanılmak üzere stand-by çerçevesinde IMF’den 300 milyar dolar borç alınması düşünülüyor ise, bu para için ödenecek faiz tutarı bütçe dengelerini bozacaktır. 300 milyar dolarlık borç için her yıl ödenecek faiz tutarı 18 milyar dolar olacaktır. Buna bir de kur farkından kaynaklanan ödemeler ilave edildiğinde her yıl ödenmesi gereken 450 milyar liralık ilave faiz yükü ortaya çıkacaktır.

Bütçenin başka harcama kalemlerinden kesinti yapmadan 450 milyar liralık faizin ödenmesi ise mümkün değildir.

Bu durumda, borç olarak alınan 300 milyar doların faizini ödemek için yatırım harcamaları ve sosyal harcamaları kesilecek, emekli maaşlarının önemli bir bölümü de Kemal Kılıçdaroğlu tarafından ödenmeyecektir.

'Harcamalardan tasarruf'

Kemal Kılıçdaroğlu, başta depremin yaralarının sarılması ve EYT’lilerin emekli maaşlarının ödenmesi için yapılması gereken ilave harcamaların kaynağı olarak bütçeden yapılacak tasarrufu göstermektedir.

Bütçe harcamaları toplamından yapılabilecek maksimum tasarruf oranı % 1-2’yi geçemez. Nedenine bakalım. Bütçede belli başlı 9 harcama kalemi bulunmaktadır. Bunlar,

  • 1. Personel Giderleri, memur ve işçi maaşlarının ödendiği,
  • 2. Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Prim Giderleri, memur ve işçilerin SGK primlerinin ödendiği,
  • 3. Mal ve Hizmet Alım Giderleri,
  • 4. Faiz Giderleri, faiz ödemelerinin yapıldığı,
  • 5. Cari Transferler, emekli maaş ödemelerinin yapıldığı,
  • 6. Sermaye Giderleri, yatırım harcamalarının yapıldığı,
  • 7. Sermaye Transferleri, KİT’lere sermaye desteğinin sağlandığı,
  • 8. Borç Verme,
  • 9. Yedek Ödenekler, ağırlıklı yatırım harcamalarının yapıldığı harcama kalemleridir.

'Maksimum oran %10’u geçmeyecektir'

Bu harcama kalemlerinden 3 numaradaki ‘Mal ve Hizmet Alım Giderleri’ kalemi hariç diğerlerinde anlamlı bir tasarruf yapılması mümkün değildir.

Mal ve Hizmet Alım Giderleri kalemi de çok çeşitli harcamanın yapıldığı bir kalemdir. Bu harcama kaleminin toplam harcamalar içindeki payı % 7’dir.

Güvenlik güçlerinin silah ve mühimmatlarının alımından, araç kiralarının ödenmesine kadar Devlet’in mal ve hizmet alımları bu harcama kaleminden karşılanır. Bu kalem içinde tasarruf edilebilecek maksimum oran %10’u geçmeyecektir.

'Bu iddia tam bir safsata'

Bu da 2023 yılı bütçe rakamlarıyla en fazla 20 milyar liraya tekabül etmektedir. Bu parayla depremin yaralarının sarılması için gereken 2 trilyon liralık harcamayı ve EYT’lilerin emekli maaş ödemesi için gereken 300 milyar lirayı ve en düşük emekli maaşlarına yapılan artışlar için gereken 60 milyar lirayı karşılamak elbette imkan dahilinde değildir. Bütçeden yapılacak tasarrufla, Devlet’in artan harcamalarını finansa etmeye çalışmak çaresiz bir çırpınıştan başka bir şey değildir.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun İngiltere’den 300 milyar dolar kaynak getirme sözünün akılcı, mantıklı ve bilimsel hiçbir altyapısı ve açıklaması bulunmamaktadır. Bu iddia tam bir safsatadır."

Siyaset Haberleri