Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) 21Kasım 2024 tarihinde yaptığı açıklamaya göre iki İsrailli lider (Netanyahu ve Gallant) için çıkardığı tutuklama emrinin gerekçesi, onların Gazze’de insanlığa karşı işledikleri ağır soykırım suçudur.
7 Ekim 2023’ten bu yana Gazz’de yaşayan Filistinlilerin iki buçuk milyondan oluşan nüfusunun an itibari ile elli bini şehit edilmiş, yedi yüz bini yaralı, milyonlarcası da yerinden edilmiş durumdadır. Bunların çoğu çadırlarda yaşıyor; yeterli yiyecek, temiz su ve ilaçtan mahrum tutulmakta, günlük hayatları bin bir zorlukların yaşandığı bir hayatla karşı karşıya getirilmiştir. Filistinliler, İsrail tarafından sürekli yer değiştirmeye zorlanmakta, yerine göre keskin nişancılar ve yerine göre füzelerle katledilmektedirler.
Bir yıl öncesini hatırlayalım. Aksa Tufanı saldırılarının ardından Gazze’nin topyekûn işgal edilmesi emrini veren İsrailli savaş kabinesi, amaçlarının halkı değil sadece Hamas’ı cezalandırmak olduğunu vurgulamışlardı. Yalancılığı bir ahlak haline getiren Siyonist yetkililer bir senedir Filistinli suçsuz, masum sivilleri füzelerle ve bombalarla katletmekte, sağ kalanlara da sürekli acılar çektirmektedirler.
Uluslararası Ceza Mahkemesi yaptığı açıklamada Başbakan Binyamin Netanyahu ve eski İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın bir savaş yöntemi olarak Filistinlileri aç, susuz bırakarak ölüme terk etme, cinayet, zulüm ve terörist faaliyetleri içeren insanlığa karşı işledikleri envai türlü suçlardan dolayı sorumlu olduklarını açıkladı. Elbette bu katillerin suçu bunlardan ibaret değil, insanlık dışı nice menfur eylemlerin de sahibidirler. Her ne kadar bu açıklama yetersiz olsa bile Siyonist İsrail’in tarihinde bir ilk olması hasebiyle çok önemlidir. Bugüne kadar dünya halklarının gözünde antisemitizm propagandası yapan İsrail’in yüzündeki bütün cilalı pudraları dökülmüştür. Kral çıplak hale gelmiştir. Dünyanın vicdanlı insanları nezdinde gerçek olan İsrail’in barbarlığı deşifre edilmiştir.
Siyonistler kendilerini “lâ yüs’el” ve “seçilmiş millet” olarak görmektedirler. Bu propaganda da bitmiştir. 76 yıldır Filistinlilere her türlü zulmü yapan ve topraklarını işgal eden gaspçı İsrail yöneticileri UCM’nin kararları karşısında şoktadırlar. Bu zamana kadar kendilerini dokunulmaz gördüler; bu sebeple hiçbir zaman BM gibi uluslararası örgütlerin aleyhlerine aldığı kararları takmadılar. UCM’nin tutuklama kararının ardından Netanyahu’nun Ofisi belli ezberleri tekrarladı, alınan kararı saçma ve yanlış olarak nitelendirdi. Mahkemeyi açıkça, antisemitizm ve Yahudi devletine karşı nefretten kaynaklanan önyargılı olmakla suçladı. Bu her zamanki gibi tekrarlanan bir nakarattı.
İsrailli savaş kabinesi üyeleri, Filistinlileri kendilerinin değil, silahlı bir takım çetelerin yardım taşıyan konvoylara yönelik saldırılarından dolayı aç, susuz ve ilaçsız bırakıldıkları yalanına sarıldılar. Hâlbuki bir yıldır İsrail, yardım kamyonlarını aleni ve gizli eylemleri yoluyla Gazze’ye sokmadı. Sokmayacağını da birçok kez tekrarladı. Açlığı, susuz bırakmayı ve yaralıların tedavisini engellemeyi bir silah olarak kullandı. Bununla da kalmadı Gazze’de bulunan su kuyularını, yardım kuruluşlarını, hastaneleri bombaladı, birçok çalışanı da katletti. Amacı, Gazze’lileri füzelerle, bombalarla öldürmesi yetmiyormuş gibi temel ihtiyaç maddelerini engelleyerek onların ölmesine yardım ve yataklık etti. Dünyanın gözü önünde yetersiz beslenmeden dolayı binlerce çocuk öldü. Bunun başlıca müsebbibi, İsrail’in ta kendisidir. Nitekim mahkeme, bazı Gazze’lilerin İsrail’in yardım akışına getirdiği kısıtlamalar nedeniyle dayatılan yoksunluk sonucu öldüğünü açıkladı. Ayrıca mahkeme yargıçları Gazze halkının tamamına yönelik gıda ve ilaç kısıtlamalarının uluslararası hukuka göre zulüm suçu teşkil ettiğini de savundu. Bununla birlikte mahkeme, Netanyahu ve Gallant’ın Gazze sakinlerini gıda, su, ilaç ve tıbbi malzeme da dâhil olmak üzere hayatta kalmaları için gerekli malzemelerden kasıtlı ve bilinçli olarak mahrum bıraktığını da açıkladı. Mahkeme bu kararlara ek olarak İsrailli yetkililerin sivil halka karşı kasıtlı olarak saldırı düzenleme suçundan amir sıfatları ile de sorumluluk taşıdıklarını ifade etti. İnşallah çok yakın bir zamanda bu haksız saldırı durur ve tüm katiller işledikleri insanlık dışı suçlardan dolayı yargılanırlar ve hak ettikleri cezaya çarptırılırlar.
Netice, her ne kadar UCM’nin aldığı bu karar İsrail ve ABD’de büyük bir öfke ile karşılanmışsa da dünyada ise sevinçle karşılanmıştır. Avrupa Birliği, Hollanda, Norveç, Fransa, İtalya, İrlanda, Kanada ve Güney Afrika gibi ülkeler mahkeme kararına saygı duyulması gerektiği beyan etmişlerdir. Gittikçe de bu ülkelere yeni katılımlar olacaktır. Ayrıca bu ülkeler mahkemenin aldığı kararı uygulayacaklarını aleni olarak açıkladılar. Ne üzücüdür ki, Türkiye’nin dışında halkı Müslüman olan ülkeler hala sessizliklerini korumaktadırlar. Gazze sakinleri ise, bu adımın acımasız saldırganlığın sona ermesine ve savaş suçlarının sorumluların adalete teslim edilmesine yardımcı olacağı yönünde umutlarını tazelediler. Bundan sonra yapılması gereken ABD ve İsrail’in tehditlerine aldırmadan Uluslararası Ceza Mahkemesinin aldığı bu kararın uygulanması için çalışmaktır.