Son haftalarda Türkiye’de ve dünyada yaşanan gelişmelere göz attığımızda karşımıza son derece hareketli ve hararetli bir gündem çıkıyor.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül hakkında devam eden Casusluk Davasının duruşmasına AB konsoloslarının bizzat izlemeye gelmesi, facebook ve Twitter üzerinden bunu dünyaya servis etmeleri Basın özgürlüğünün ihlali kaygısıyla açıklanamayacaktır. Konsolosların tavrı şüphelerimizi arttırıyor.
Rıza Sarraf’ın ABD’de tutuklanması önemli bir gelişme. Olayı Türkiye’den ve sadece Erdoğan düşmanlığı çerçevesinden bakan iflah olmaz Erdoğan düşmanlarına diyecek bir şey yok. Onlara göre ABD 17/25 Aralıkta sümen altı edilen Yolsuzluk dosyalarının hesabını soracak. Olayın bundan çok daha derinlikli olduğunu tahmin etmek için uzman olmaya gerek yok. Rıza Sarraf meselesi Türkiye’nin de içinde olduğu İran ve başkaca ülkeleri de kapsayan büyük paraların döndüğü olaylar zincirinin bir halkası. Sarraf’ın bugün kendi eliyle ABD’ye gittiğinde yakalanması, tutuklanması ardından da kefalet talebinden vazgeçmesi kuşkularımızın artmasına sebep oluyor. ABD’de Savcı ile işbirliği müessesi bulunmakta. Buna göre savcı suçunu itiraf etmesi, delilleri göstermesi ve suçu her boyutuyla aydınlatabilme amacıyla işbirliği yapması karşılığı zanlıyla pazarlık yapabiliyor. Buna “itiraf pazarlığı” deniyor. İşte Sarraf’ın böyle bir teklifle karşı karşıya kaldığı ve daha az ceza alma karşılığında suçunu (yakalayan iradenin istediği şekilde) kabul ederek savcıyla işbirliği yapıp durumun aydınlanmasını sağlayabileceği tahmin ediliyor. Sarraf ile alakalı olarak İrandan da bir haber geldi. İran’da idam cezasına çarptırılan Babek Zencani ile Sarraf’ın ortaklığı dün İran meclisinde ilk kez açıkça dile getirildi. ‘Zencani dosyası’ için kurulan yolsuzluk araştırma komisyonunun üyesi Emir Sultan Abbasi, “Resmi belgelere göre Zencani’nin parasının çok büyük miktarı Reza Zarrab’ın (Rıza Sarraf) elinde. Bu yüzden onu buraya getirmek için her fırsatı değerlendirmemiz lazım” dedi. Sarraf olayını içinde işadamı, siyasetçi, bürokrat olan basit bir yolsuzluk veya kara para aklama şebekesi olarak düşünmek safdillik olur. Şimdi ABD merkezli olarak başlatılan yargı sürecinin başka büyük olaylara gebe olduğu tahmin ediliyor.
Wikileaks benzeri yeni bir skandal dünyayı ayağa kaldırdı. Mossack Fonseca adlı Panama merkezli bir hukuk firmasının, offshore şirketlere (vergi muafiyetinin olduğu ülkelerde kurulan şirketler) hukuki danışmanlık hizmeti kapsamında tuttuğu kayıtların basına ve kamuoyuna sızdırıldı. “Panama Belgeleri” olarak adlandırılan skandal, çok sayıda devlet başkanı, üst düzey görevlisi veya aile üyelerinin hesap hareketlerini, usulsüz işlemlerini ve vergi kaçırmalarını da kapsıyor. Bu belgeler daha çok ses getirecektir. Hangi ülkeler bu belgeler ile karışacak, hangi siyasiler istifa edecek, bundan kimler fayda sağlayacak göreceğiz.
Kafkasya’da Azerbaycan-Ermenistan çatışması sonucu tansiyon yeniden yükseldi. Öncelikle Azerbaycan Türkü şehitlerimize rahmet diliyorum. Ermenistan tarafından yapılan açıklamalar, Ermenilerin olayı dünya kamuoyu oluşturmak için önceden hazırladıkları tezini güçlendiriyor. Özellikle Türkiye’nin Azerbaycan’ı kışkırttığı ve Ermenistan’ın ardında Rusya’nın olduğu tezi olayın basit bir çatışma ile kalmayacağını gösteriyor.
Dünya ve Türkiye gündemi yoğun, neler oluyor bilmiyoruz. Duamız yaşanan olayların ülkemizin yararına gelişmesi.