Küsmenin, kızmanın, kırılmanın ne kadar anlamsız olduğunu öğrendik.
Ailemizi, en sevdiğimiz insanları, eşyaları, yemekleri, mekanları, bir insanın sahip olduğu her şeyi birkaç dakika içinde kaybedebileceğini öğrendik.
Bin bir hayallerle alınan evler, özenle dekore edilen odalar bir dakikada toprağın oldu.
Belki aylarca hayalini kurdu, kuruş kuruş biriktirdiği parayla aldı telefonunu. Her şeyle birlikte toprağın oldu.
Miras yüzünden yıllarca küs kaldığı kardeşi, mülkü ile birlikte toprağın oldu.
Mülkün sadece Allah'a ait olduğunu yeniden öğrendik.
Kul hakkı, vicdan ve namus gibi erdemleri bilmeyen insanların; küçük hesaplarla malzemeden çalanların, büyük yıkımlara nasıl sebep olduğunu öğrendik.
İnsanlık ilim ve teknoloji sahasında ne kadar ilerlerse ilerlesin, kudretinin yetişemediği nice hadiselerin olduğunu, ne kadar aciz olduğumuzu öğrendik.
En çokta bu dünyaya ait olmadığımızı, asıl ait olduğumuz yerin ahiret yurdu olduğunu, bizim olduğunu iddia ettiğimiz bedenimize bile malik olmadığımızı öğrendik.
Bu kadarız işte.
Geriye kalan tek şey imanımız, amellerimiz.
Vaktini bilemediğimiz ölüm gerçeğini bu kadar hatırlamışken, oturup bir güzel muhasebesini yapalım. Ait olmadığımız bu dünya için bunca çabalarken, asıl yurdumuza ne hazırlıklar yaptık, ömür sermayemizi hangisi için harcıyoruz ince ince hesaplayalım.
Yüce Allah (cc) Kuran-ı Kerim'de:
"O ki hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır..." (Mülk/2) ayeti ile dünyaya geliş amacımızı bize bildirmişti.
Öyleyse kul olduğumuzu hatırlayalım.
Rabb'im yar ve yardımcımız olsun. Ülkemizi, Ümmeti Muhammedi aydınlığa çıkarsın. Amin.