Nekbe: “Büyük Felâket”

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Balfour Deklarasyonu, İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour’un girişimi ile hazırlanmıştı. Bu deklarasyonun özünü Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması oluşturuyordu. Balfaur deklarasyonu denilen bu mektupta İngiliz Dışişleri Bakanı Balfaur, Siyonist lider Rothshild’e Yahudiler için Filistin’de bir yurt kurulmasını yazıyordu. Bu deklarasyondan bir ay sonra Osmanlı dört asır adaletle yönettiği Kudüs merkezli Filistin topraklarından çekilmek zorunda kalmıştı ve İngiliz kuvvetleri 11 Aralık 1917’de Kudüs’e girmişti. Hızlı bir şekilde İngiltere ve Fransa Filistin topraklarını ikiye bölen bir plan çerçevesinde İngiliz Mandası dönemini başlatan “San Remo” Konferansını düzenlemişlerdi. Sömürgeci İngiltere otuz yılı aşkın bir süre boyunca Filistin'de, Yahudiler için ulusal bir vatan kurulmasına imkân verecek her türlü; askeri, iktisadi, siyasi ve idari alt yapıyı hazırlamıştı.

1917’den itibaren kurulan Siyonist terör örgütleri tarafından Filistin’in köyleri, kasabaları ve şehirleri içindekilerle birlikte yakıldı, yok edildi, canlarını kurtaran Filistinli Müslümanlar mülteci olarak komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Yeni yerleşim yerleri denilen toprakları çalma eylemleri başlatıldı. Avrupa ve Afrika gibi ülkelerden de Yahudi göçü sürekli hale getirildi. 1947’lere geldiğinde bu zulüm daha da hızlandı. 1947’de ikinci dünya savaşının sona ermesi ve holokostun ardından Birleşmiş Milletler teşkilatı Filistin mandasını ikiye böldü. Bu durum 1948 Filistin savaşına ve İsrail devletinin kurulmasına yol açtı.

Vahim Nakba Günü, 14 Mayıs 1948.. Filistin üzerindeki İngiliz Mandası'nın sona ermesinin ardından Tel Aviv kentindeki Siyonist varlığın devletini kuran belgenin duyurulduğu gün David Ben, Dünya Siyonist Örgütü CEO'su ve Yahudi Ajansı Direktörü Gurion, İsrail varlığının kurulması ve Yahudilerin Filistin’i işgal ederek yurt edinmelerinin sahte gerekçelerini de şöyle açıklıyorlardı: İlki, onlara göre Filistin, babalarının ve atalarının toprakları idi. (!) Bununla birlikte zaten Tanrı da Tevrat da vadedilmiş topraklar ayetiyle bu kutsal toprakların Yahudi halkına ait olduğunu destekliyordu.(!). Bu sebeple Siyonistlere göre Filistin halkı, insan değil, yarı hayvan görünümlü mahlûklardı. Onların yok edilmesi gerekiyordu. Bu sebeple geçmişte Siyonist devletin kurucuları ve önderlerinin hepsi kurdukları terör örgütleri kanalıyla Filistin Müslümanlarına göz açtırmadılar. Onları doğup büyüdükleri topraklarından sürmek ve Filistin topraklarını İsrail’i katmak için dış güçlerin destekleriyle hala zulümlerini devam ettiriyorlar. Gazze nekbesi bunun bir devamı mahiyetindedir.

Nekbe, büyük felaket demektir. Siyonistler, işgal ettikleri Filistin’de yaşayan mazlum Müslümanlara aşırı şiddet kullanarak onları yerlerinden, yurtlarından ettiler. Onların mülklerine haksız yere el koydular ve hala da koymaya devam ediyorlar. Filistin halkını, kültürünü, kimliklerini, siyasi ve devlet olma haklarını elinden aldılar. Batı Şeria ve Gazze şeridini işgal ettiler. Bu sebeple “nekbe” sözcüğü Filistinlilere yönelik zulüm ve yerinden etmeyi tanımlamak için kullanıldı. Filistin halkı, Siyonist devletin kuruluş yıldönümünden bir gün sonra “nekbe”yi anma toplantıları düzenlemektedir. Büyük felaketin simgesi olarak “Hanzala” tiplemesi, “anahtar” simgesi ve “keffiyeh” örtüsü kullanılmaktadır.

Filistin’de 1917’den beri Nekbe hiç bitmedi. Siyonistlerin ve şürekâsının Gazze ve Batı Şeria topraklarında yaptığı soykırım bu işin zirvesini oluşturdu. Her bidayetin bir nihayeti vardır. İnşallah Siyonist katiller akıttıkları Müslümanların kanında boğulacaklardır. Toprağa düşen her şehit bir tohum olarak daha güçlü bir şekilde filizlenecektir. Yeryüzünden ve işgal edilmiş Filistin İslam topraklarından Filistin direnişi yok edilemeyecektir. Filistin halkı kendi içinde birlik olduğu gün, beklenen gün doğacaktır. Biz inanıyoruz ki, “günler insanlar arasında nöbetleşedir.” Tarih, bu nöbetin Filistinlilerin eline geçeceğini göstermektedir. Yine tarihte haklı olan her mücadele kazanılmıştır. Filistin halkı da haklı mücadelesinden kazançlı çıkacaktır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Er ya da geç coğrafi bütünlüğünü sağlamış, başkenti Kudüs olan Filistin devleti kurulacaktır, inşallah.