Konya son yıllarda her alanda büyük bir yol kat etti. Konya’nın gelişimiyle doğru orantılı olarak eğitim alanında da olumlu izlenimler görülüyor.
Buna bağlı olarak Konya’da üniversiteler de arttı. Tabi bu artış Konya’ya mutlaka bir değer kazandırdı, bundan hiç şüphe yok. Neticede üniversiteler arttıkça Konya’ya gelen öğrenci sayısı artar, üniversitelerin başarılarıyla ve yaptıkları çalışmalarla Konya’nın adı her alanda duyulur. Ayrıca üniversite sayısı arttıkça tatlı bir rekabet de olacak, bu da üniversitelerin kalitesini artırmaya vesile olacaktır. Böylelikle Konya sesini duyuracaktır.
Tabi bu başarının sağlanabilmesi için, üniversitelerimize de büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Bu sorumluluğu bilerek ve Konya’ya değer kazandırabilecek anlayışla çalışmalar yapmaları, bu çalışmaları da başarılı bir medya planlamasıyla kamuoyuna duyurabilmeleri gerekmektedir.
Konya üniversiteleri arasında Selçuk Üniversitesi bu durumu en iyi şekilde gösteren üniversitedir bunu herkesin kabul etmesi gerekiyor. Tabi öyle olmasında Konya’nın eski ve köklü üniversitesi olmasının gerektirdiği bir durum da var, inkar edilemez. Köklü bir üniversite olması yapısını tamamlamasında ve başarılı, uyum içinde çalışmasında en büyük etken.
Ancak diğer üniversitelerin de en az bu kadar başarılı olabilmesi için önlerinde hiçbir engel yok.
Yazımın özü de bu zaten. Şimdi asıl anlatacağım konuya gelmek istiyorum.
Biliyorsunuz Konya’nın yeni üniversitelerinden biri olan Necmettin Erbakan Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi’nin bazı fakültelerinin ayrılmasıyla kuruldu. Üniversite’nin rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker Bey, rektör olarak üniversiteye yakışan bir isim. Gerçekten üniversite için elinden gelen gayreti gösteriyor diye düşünüyorum.
Fakat aynı şey üniversitenin alt birimleri için geçerli değil. Bu birimlerin en başında da Basın ve Halkla İlişkiler birimi geliyor. Necmettin Erbakan Üniversitesi’nin Basın ve Halkla İlişkiler birimi hangi mantıkta, nasıl ve ne şekilde yönetiliyor anlamış değilim. Günümüz dünyasının en etkili aracı medyaysa, kurumların da medyayı iyi analiz edip, iyi kullanabilmesi gerekiyor. Ve bu anlamda kurumların da kendi Basın ve Halkla İlişkiler birimini profesyonel, dinamik bir şekilde oluşturup kullanmak zorundalar. Ne var ki Necmettin Erbakan Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Birimi’ni profesyonel ve etkili bir şekilde kullanamıyor. Bu durum gerçekten çok belli oluyor. Mesela dün üniversitenin yapmış olduğu 10. Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Platformu Konya Çalıştayı basına servis ediliyor. Ne var ki bu Çalıştay 6 gün önce gerçekleştirilmiş ve basına 6 gün sonra servis ediliyor. Yani gazeteciler açısından soğumuş bir etkinlik haline geliyor. Bu gecikmenin mantıksal açıdan izahını gerçekten çok merak ediyorum? Unutuldu da bir anda akıllarına gelip ‘etkinliği basına geçelim’ diye bir düşünceleri mi oldu çok merak ediyorum? Ayrıca servis edilen fotoğraflar haber sitesine bile girilemeyecek kadar kötü! Gönderilen fotoğraflar da Necmettin Erbakan Üniversitesi’nin Basın ve Halkla İlişkiler Birimi’nin ne kadar amatör çalıştığını gözler önüne seriyor.
Yazımın girişinde bahsettiğim gibi bu tür kurumların basın birimlerini etkili kullanması gerekiyor. Ama maalesef Necmettin Erbakan Üniversitesi’nden bu etkiyi göremedik henüz. Rektör Prof. Dr. Muzaffer Şeker Bey üniversite için elinden geleni yapıyor fakat hocama sormadan da edemiyorum.
Rektör hocamız bu aksaklığın farkında mı? Ya da birimde profesyonel kişiler bulunmuyor mu? Profesyonel kişiler varsa bu aksaklıklar neden yaşanıyor? Profesyonel kişiler yoksa, neden bu birimin profesyonelleşmesini sağlamıyor? Bu soruları kendi içinde cevaplandıran bir kurum, sanırım eksikliğini bulup giderebilecektir. Zaten bu eksiklik giderilmezse sesini ne basına duyurabilir ne de kamuoyuna. Bu durum da Selçuk Üniversitesi’nin gölgesinde kalmış bir üniversite olarak zihinlerde kalacaktır.
Bir de kimse kusura bakmasın bu söylediklerimden ancak gördüğümüz ve bize göre eksik olan bir şeyi söylemezsek biz görevimizi yerine getirmemiş oluruz. Sevgi, saygı ve dua ile…