Mutlu edin ki mutlu olasınız!

İshak Orhan
Beş yüz kişinin yer aldığı bir seminerde konuşmacı birden durup bir grup çalışması yapmaya karar verir. Herkese bir balon vermeye başlar ve bir keçeli kalemle balonlarının üzerine adlarını yazmalarını ister. Sonra bütün balonları toplatır ve bir odaya kapatır. Katılımcılar sonra odaya alınır ve beş dakika içinde havada duran ve üzerinde isimlerinin yazdığı balonları bulmaları söylenir. Herkes deli gibi kendi adına yazan balonu aramaya başlar. Bu sırada çarpışırlar ya da birbirlerini iterler, yani tam anlamıyla bir kargaşa oluşur. Beş dakikanın sonunda kimse kendi balonunu bulamaz.
 
Konuşmacı bu sefer herkesin havadaki herhangi bir balonu tutup aşağı çekmesini ve üzerinde adı yazan kişiye o balonu vermesini söyler. Birkaç dakika içinde herkes kendi balonuna kavuşmuştur.
 
Öykü bize derki: ”Yaşamda herkes büyük bir hırsla sağa sola saldırıp mutluluğu arıyor ve ne yazık ki nerede olduğunu bulamıyor. Oysa bizim mutluluğumuz başkalarının mutluluğunda gizlidir. Onlara mutluluk verin; sizinki size gelecektir.”
 
Şimdi havada duran ilk balonun ipini tutup aşağıya çekin ve üzerinde yazan isme seslenin. O kişiye yardımcı olun ve onun kalbine dokunun.
 
Bağ kurduğunuz, cömertlik yaptığınız insanlar size geri vermese de Allah size yapılan iyiliği fazlasıyla geri verecektir, buna yürekten inanın!..
 
ADAM OLMAK İSTEYENLERİN DİKKATİNE! MÜSLÜMANLIK BÖYLE BİR ŞEY İŞTE
 
Aziz Mahmut Hüdayi Hz. Bursa kadısı idi, yani din konusunda da otorite idi ama Üftade Hz.lerine gittiğinde kabul görmedi.
 
Önce kaftanı ile Bursa sokaklarında sırtına aldığı çubuklarda kanlı kanlı ciğer sattı, egosunu sıfırladıktan sonra tasavvuf derslerine başladı.
 
Nakşibendi Hz.leri, Alaattin Attar Hz.lerine kendi mahallesinde sırtında küfe ile elma sattırdıktan sonra müritliğe kabul etmiştir. 
 
Şems, İlmiyle övünmesin diye Mevlana Hz.lerinin kitaplarını havuza atmıştır.
Mevlana Hz.leri Şems’ten sonra Mevlana olmuştur.
 
Hz. Ömer r.a, benlik namına kalbinde en ufak bir bulanıklık hissetse, minbere çıkıp herkesin huzurunda kendisini kınamış ve devlet başkanı olmasına rağmen omuzuna yüklediği su güğümüyle halka su taşımıştır.
 
Sahabeden Urve b. Zübeyr r.a. anlatıyor: Ömer b. Hattab r.a.'ı omuzunda su kırbası taşırken gördüm, kendisine:  -Ey müminlerin emiri, bu size uygun değil, dedim.
 
Bana: " -Yanıma dışarıdan elçiler geldi, sözlerimizi dinleyip itaat ettiklerini söylediler.
O esnada nefsime biraz kendini beğenme ve büyüklenme duygusu geldi; onu bu şekilde kırmak istedim, dedi ve kırbayı götürüp Ensar'dan ihtiyar bir kadının kabına boşalttı" demiştir.
Bu tür örnekleri lütfen sizler de yorum kısmına yazın da bilgilenelim inşallah kardeşlerim.