Geçtiğimiz günlerde altılı masa üyeleri görkemli bir törenle mutabakat metinlerini açıkladılar. Metinde dikkat çeken en önemli şey vaatlerin hep kapatacağız, iptal edeceğiz, değiştireceğiz minvalinde biten cümlelerden oluşması.
Ne yapacaklarından çok her toplantıda Ak Parti’nin yaptıklarını nasıl iptal ederiz üzerine sohbet ettikleri çok belli. Mutabakat metninde bulunan İstanbul sözleşmesi maddesi de Saadet Partisi’nin mutabakatla sınavı olarak kayıtlara geçmiş oldu.
Benim mutabakat metninde özellikle dikkatimi çeken ise müsteşarlıkları tekrar ihdas etme meselesi. Parlamenter sisteme dönüş yapacaklarını söyleyen altılı masa parlamenter sistemin tüm hantallığını da eksiksiz yeniden hayata geçirmek için tüm ayrıntıları düşünmüş anlaşılan.
Özellikle genç kardeşlerimiz bu mevzuları pek hatırlamazlar lakin parlamenter sistemin koalisyonlar döneminde siyasetin aldığı kararlar çoğu zaman müsteşarların imza dosyalarında yıllanır bürokrasinin çarklarında tuz buz olurdu. Bürokratlar, zırt pırt değişen iktidarların kararlarının sonuçlarından yahut bir sonraki iktidarın hışmından çekinir, doğru ya da yanlış ayırmadan dosyaları sümen altı ederlerdi.
Emin olun o zamanların bürokratlarına sorsan onlar haklı, siyasilerine sorsan onlar haklı diyeceğiniz bir paradoks yaşanırdı. Lakin olan devlete, millete olurdu.
Altılı masanın hala bir aday çıkartamamış olması bile kendi içlerinde nasıl tuhaf bir uyum olduğuna işaretken, ülkeyi yönetme esnasında bu denkleme bürokrasiyi de dahil etme fikri nasıl hasıl oldu acaba?
Altı liderin kendi aralarında dahi tam uzlaşamadıkları (Saadet Partisi’nin şerhi olduğu madde ya da maddeler olduğu söyleniyor) mutabakat metninde milletle nasıl mutabakat yapacaklar acaba?
Kapatacaz… İptal edecez… Durduracaz… Yıkacaz… Satacaz… Mutabık mıyız?
Aday açıklamak için 13 Şubat tarihini işaret ettiler. Bakalım çıkartacakları adaya kimler şerh koyacak…
…
Gültekin Uysal’ı tebrik ediyorum. Attığı bir tweetle tüm Türkiye’yi kendisi ve Ümit Özdağ arasında çıkan tartışmanın tarafı yaptı. Üslup çok önemli… İletişimin önemiyle ilgili bas bas bağırıyor herkes… Ve Gültekin bey çıkıp hepimize iletişim dersi veriyor (!).
Herkes kimle hangi masaya oturduğuna dikkat etmeli…