" Mü'min buğday başağı gibidir" diyordu ya Rasulullah Aleyhisselam, dünyânın meşgûliyetleri arasında bir o yana bir bu yana savrulsak da, tam toparlanıp hazırlandığımızda bizi boğan dalgalarla karşılaşıyor olsak da; yılmayacağız. Kendimizi kurtarmak için, Rabb’imizin dîni için; çabalamak zorundayız..
Dünyanın meşgâleleri seni savurduğunda kalkmak çok zor, evet.. Ama yaşadığın her fırtına, Allah katından bir imtihândır. Allah kulunu belirli bir müddet dünyâya daldırır ki kulu O’nunla buluşmayı özlesin. Bu, kul için en acı ve en ağır imtihânlardan biri olsa da kalpte îmânı ve Allah’a muhabbeti arttıran bir nimettir.
Düştüğünde kalk! Seni düşüren taşı da yoldan kaldır ki bir daha sana eziyyet etmesin. Bir ibâdette noksanlık ettiğinde bil ki Allah senden yüz çevirmiş değildir;
O, kendisine küfr edenlere dâhi fazlından hesâp etmeksizin ihsânda bulunuyorken, kendisine doğru koşarken düşen kulunu kaldırmayacak bir Rabb mıdır?
Rabb’ine ibâdette bir ipin kesilirse, kalkıp doğruluna dek, O’na en yakın başka bir ipe tutun!
?
Duamız da yine Kutlu Nebi'den (sav)..
"Allah’ım! Bütün işlerimin başı olan dinim konusunda hataya düşmekten beni koru! Yaşadığım şu dünyadaki işlerimin yolunda gitmesini sağla! Dönüp varacağım âhiretimi kazanmama yardım et!"
Vesselâm.