Sözlükte “haram kılınan, yasaklanan; kutsal olan, saygı duyulan” anlamlarındaki muharrem savaşmanın haram kabul edildiği dört aydan birinin adıdır. Muharremü’l-harâm şeklinde de bilinen bu ay Osmanlı belgelerinde (م) kısaltmasıyla gösterilmiştir.
Kur’ân-ı Kerîm’de muharrem kelimesi ay ismi olarak geçmemekle birlikte saldırıya uğrama durumu hariç savaşın haram olduğu aylardan söz edilerek bu aylara saygı gösterilmesi emredilmiştir . Resûl-i Ekrem haram ayları zilkade, zilhicce, muharrem ve receb olarak açıklamıştır. İbn Abbas’tan, Fecr sûresinde üzerine yemin edilen “fecr”den (89/1) maksadın muharrem ayı olduğu şeklinde bir yorum rivayet edilmiştir. Aynı surede yine üzerine yemin edilen on gecenin (89/2) muharrem ayının ilk on gecesi kabul edildiği de belirtilmiştir (Taberî, XXX, 107). Resûl-i Ekrem, muharrem ayını “Allah’ın ayı” olarak nitelendirip ramazandan sonraki en faziletli orucun bu ayda tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir (Müslim, Nesâî)
Muharrem ayının onuncu günü “âşûrâ” diye adlandırılır. Sâmî dinlerde özel bir yere sahip bulunan âşûrâ gününde Câhiliye Arapları da oruç tutardı. Hz. Peygamber risâletten önce ve Medine’ye hicretinden sonra bu günde birkaç defa oruç tutmuş, Müslümanlara da tutmalarını emretmiş, ramazan orucunun farz kılınmasıyla birlikte bu orucu isteğe bırakmıştır. Resul-i Ekrem muharremin sadece onunda değil dokuz ve on birinci günlerinde de oruç tutulmasını tavsiye etmiştir (Buhârî, “Ṣavm”, 69). Hanefî ve Mâlikî mezheplerinde muharremin dokuzuncu günü ile birlikte onuncu günü ya da onuncu günü ile on birinci günü oruç tutulması sünnet kabul edilmiştir. Şâfiîler ise bu ayın dokuz ve onuncu günlerinde oruç tutmayı müstehap sayar. Hanefî mezhebine göre muharremin sadece onuncu günü oruç tutulması Yahudileri taklit etme anlamına gelebileceği için mekruhtur.
Hz. Hüseyin ile aile fertlerinin 10 Muharrem 61’de (10 Ekim 680) Kerbelâ’da şehid edilmesi üzerine muharrem ayı başka bir anlam kazanmış, Şîa için bu tarih Hz. Hüseyin’in intikamını alma ahdinin tazelendiği bir matem günü olmuştur. Özellikle İran’da 10 Muharrem’de “tâziye” adı verilen törenlerin düzenlenmesi, yas merasimlerinde ağıtların söylenmesi ve maktel-i Hüseyin türü eserlerin okunması gelenek halini almıştır. Muizzüddevle, 352 (963) yılında muharrem ayının ilk on gününü Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’daki şehâdeti için matem zamanı olarak ilân etmiş, Şiîler’in bu günlerde toplu olarak ağlayıp yas tutma, zincirlerle kendilerini dövme şeklindeki matem törenleri bugüne kadar devam etmiştir.
Anadolu’daki Alevî-Bektaşî geleneğinde de muharrem ayının özel bir yeri vardır. Bazı peygamberlerin kurtuluş günleriyle dördüncü imam Zeynelâbidîn’in kurtuluşu için tutulacak oruçlar ve Kerbelâ’da Hz. Hüseyin ile diğer şehidlerin yasının tutulması amacıyla yapılacak faaliyetler bir erkânla düzenlenmiştir. Bu ayın ilk on veya on iki gününde oruç tutulması gerekir. Bu günlerde tıraş olunmaması, çamaşır değiştirilmemesi ve yıkanılmaması, cinsel ilişkide bulunulmaması, eğlenceden uzak durulması, ağıtlar, mersiyeler ve nefesler okunması gibi uygulamalar yaygındır. Bazı yerlerde su içilmemesi şeklindeki su orucu âdetine de rastlanmaktadır. Ayrıca Fuzûlî’nin Hadîkatü’s-suadâ adlı eserinin okunması yaygın bir gelenektir (Noyan, s. 86-87; Tur, s. 184-196).
Hz. Ömer’in halifeliği devrinde 17 (638) yılında Resûl-i Ekrem’in Mekke’den Medine’ye hicretinin resmî takvim başlangıcı olarak kabul edilmesiyle muharrem hicrî yılın ilk ayı olarak belirlenmiştir. Arap hükümdarları yeni yılın ilk gününe saygı gösterir ve tebrikleri kabul etmek üzere törenler düzenlerlerdi. Osmanlılar döneminde de muharrem ayında devlet erkânı padişahın huzuruna çıkarak yeni yılı tebrik eder ve padişahtan “muharremiyye” denilen hediyeleri alırlar, kendileri de maiyetlerindeki kişilere muharremiyye verirlerdi. Ayrıca şairler tarafından yeni yıla ait manzumeler yazılırdı. Muharrem ayında bilhassa tekke ve camilerde okunan Kerbelâ Vak‘ası’na dair ilâhiler “muharremiyye” olarak adlandırılmıştır. Günümüzde Mısır, Tunus, Cezayir ve Fas gibi ülkelerde bu ayda çeşitli kutlama törenleri düzenlenmektedir. (TDV İSLAM ANSİKLOPEDİSİ)
Muharrem ayının onuncu günü neler yaşandı?
Hz. Âdem aleyhisselâmın tövbesinin kabul edilmesi,
Hz. Nuh aleyhisselâmın gemisinin tufandan kurtulması,
Hz. Yunus aleyhisselâmın balığın karnından çıkması,
Hz. İbrahim aleyhisselâmın, Nemrut’un hazırlattığı ateşte yanmaması,
Hz. İdris aleyhisselâmın diri olarak göğe çıkarılması,
Hz. Yakup aleyhisselâmın oğlu Hz. Yusuf aleyhisselâma kavuşması,
Hz. Eyüp aleyhisselâmın hastalıktan kurtulması,
Hz. Musa aleyhisselâmın nehri asasıyla yararak geçmesi,
Hz. İsa aleyhisselâmın doğum günü,
Hz. İsa aleyhisselâmın Yahudilerin elinden kurtulup göğe çıkarılması,
Hz. İbrahim aleyhisselâmın doğum günü,
Hz. İbrahim aleyhisselâma Halilürrahman adının verilmesi,
Hz. Süleyman aleyhisselâmın tövbesinin kabul edilmesi,
Hz. Süleyman aleyhisselâma mülk ve saltanatının verilmesi,
Hz. Yakup aleyhisselâmın gözlerinin tekrar açılması,
Hz. Davut aleyhisselâmın tövbesinin kabul edilmesi,
Hz. İsmail aleyhisselâmın doğması,
Hz. Yusuf aleyhisselâmın kuyudan çıkarılması,
Hz. Âdem aleyhisselâmın Cennet’ten kovulması,
Hz. Havva aleyhisselâmın Cennet’ten kovulması,
Hz. Yusuf aleyhisselâmın zindandan kurtulup özgürlüğe kavuşması,
Hz. Yunus aleyhisselâmın dua ve öğütleri ile Ninova kentinin kurtuluşu,
Hz. Yahya aleyhisselâmın doğuşu,
Hz. Zekeriya aleyhisselâmın çocuğu olması için yaptığı duanın kabul olması,
Hz. Musa aleyhisselâmın Kutsal Tuva Vâdisi’nde ateş ağacını görmesi,
Hz. Âdem aleyhisselâmın yeryüzüne inmesi,
Hz. Musa aleyhisselâmın doğması,
Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimizin geçmiş ve gelecek bütün günahlarının affedileceğine dair kendisine Allah tarafından teminat verilmesi,
Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin Mekke’den Medine’ye hicret etmesi,
Hz. Hüseyin r.a.’nın şehid edilmesi…
Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem buyurdu: “Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur.” [İbni Mâce. Siyam: 43.]
Selametle, hayırla ve sağlıkla kalınız.