Kadın-erkek beraberliğinin ve neslin devam ettirilmesinin yegâne meşru yolu, nikâh olarak isimlendirilen evlilik sözleşmesidir. Nikâh, birbirleriyle evlenmelerine hukuken bir engel bulunmayan bir erkek ile bir kadının sürekli bir hayat ortaklığı kurmak üzere aralarını birleştiren ve bunun için karşılıklı hak ve görevler belirleyen bağdır.
İslam, taraflar arasında evlilik sözleşmesinin, yani nikâhın halka duyurulması anlamında şahitler huzurunda alenî yapılmasını emreder. Gizli nikâh olmaz. Nikâhın açıktan yapılması, sürekli beraberlik esasına ve çiftlerin yaratılış özelliklerine uygun bir uygulamadır.
Geçtiğimiz günlerde AK Parti hükumeti tarafından meclise sunulan bir kanun tasarısıyla Nüfus Hizmetleri Kanununun 22. maddesiyle evlendirme yetkisi bulunan görevliler arasına il ve ilçe müftüleri de eklenmek isteniyor. Amaç, yasal evliliği kolaylaştırma olarak açıklanıyor.
Bu haber üzerine bir bardak suda fırtına koparılmaya başlandı. Kimileri laikliğin elden gittiğini, kimileri de küçük kızların evlendirilmesine yeşil ışık yakıldığını dile getirerek ahkâm kesmeye başladı. Bu tasarının aleyhine görüş bildirenlerin haddi hesabı yok.
Hâlbuki mızıkçılık yapan bu çevreler, akl-ı selim içerisinde düşünseler bu tasarının geç kalınmış yerinde bir tasarı olduğuna kendileri de inanacaklardır. Bugün ABD ve Avrupa’nın birçok yerinde nikâh, kiliselerde papazlar tarafından kıyılmaktadır. Buna rağmen ne laiklik ve ne de demokrasi yara almakta, aksine güçlenmektedir.
Bilindiği gibi evlilik, ciddi bir meseledir. Ülkemizde resmî ve dini nikâh alanında hala tartışmalar yapılmaktadır. Her ne kadar çiftler arasında nikâh sözleşmesi bir icap-kabul meselesiyse de bu yeterli görülmemektedir. Özellikle ülkemizde kadının hukuki haklarının korunması, resmi sözleşme ile mümkündür. Dini nikâhın yasal açıdan bir bağlayıcılığı olmadığı gibi, boşanan kadınların hukuki açıdan bir kazanımı da söz konusu değildir.
İşte Ak Parti hükumeti, kadın aleyhine olan bu durumu ortadan kaldırmak için nikâh kıyma yetkisine il ve ilçe müftülerimizi de dâhil ediyor. Kaldı ki nikâh kıyma yetkisi sadece müftülere ait değil, halen devam eden prosedürde olduğu gibi nikâh dairelerinde de kıyılmaya devam edecektir. Burada vatandaşa bir alternatif sunulmaktadır. İsteyen nikâhını müftülere ya da diğer nikâh memurlarına kıydırabilir. Müftülerimiz de nikâh memurları da neticede devletin memurlarıdır. Müftülük görevi laikliğe aykırı değilse, müftülerimizin nikâh kıymaları da laikliğe aykırı değildir.
Netice olarak, müftülerimize nikâh kıyma yetkisinin verilmesiyle birlikte nikâh tevhid edilecek, böylece vatandaş da resmi ve dini nikâh ikileminden kurtulmuş olacaktır. Esasen müftülerimiz tarafından kıyılacak resmi nikâh dinin öngördüğü koşullara göre akdedileceğinden bu nikâhtan sonra imam nikâhı kıydırmaya gerek kalmayacaktır. Zaten müftülerimiz resmi nikâhtan farklı olarak yeni evlenen çiftlerimize nasihat ve dua da etmiş olacaklardır.