İçende olduğumuz günlerin, Batı’yla savaş halinde olduğumuz ve çok zor bir geçitten geçtiğimiz günler olduğunu artık herkes kabul etmektedir. Herkesin kabul ettiği diğer bir şey de bu savaşın II. Millî Mücâdele olduğudur. Millî Mücâdele yılları denince, o yıllardaki Osmanlı-Arap ilişkileri masaya konur hep. Arapların İngiliz oyununa gelerek bizi nasıl arkadan vurdukları ve nasıl koptukları… İçimizdeki Suriyelilere karşı anti-patinin temel sebeplerinden birisi de budur mutlaka.
Bugünkü durum hakkında gazetelerde çok şey okuyorsunuz mutlaka ama bendeniz sizi I. MillîMücâdele yıllarına götürüp o dönemde farklı bir profile sahip bir Arap/Iraklı’yla tanıştırmak istyiyorum. Adı Şeyh Hacı Hasan (Sinevî) Efendi.
Şeyh Hacı Hasan (Sinevî) Efendi’nin doğum ve ölüm tarihlerini bilmiyoruz. Musul’da bir nâhiye adı olan “Sine” ye nisbetinden ve aşağıda vereceğimiz bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla, Musullu olmalıdır. Millî Mücâdele yıllarında Hacı Bektâş Tekkesi Nakşî şeyhi idi. Sünnî din âlimleri ve Nakşibendî halîfeleri arasındadır. İran’ın atamasıyla İran Kürdistan’ının Şeyhülislâm’ıdır. Musul Osmanlı Kuvâ-yı Askeriyyesi’nin Musul sınırındaki kumandanı Ferîk Mehmed Fâ´il Paşa’nın maiyeti arasında idi. Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul’a gelmiş ve Osmanlı teb’ası olma şerefine ermişti. 1.000 krş ve 1 (bir) Mecidî Nişan ile ödüllendirilmiş, sonra (1326/1910’da) Irak’da, Necd’in Şiî din bilginleri ile iyi ilişkiler kurmakla görevlendirilmişti. 1332/1916’da, IV. Ordu kumandanı Cemal Paşa’nın maiyeti arasına girmişti. I. Cihan harbinde Sine’de bir eşek üzerinde Araplar içinde dolaşarak, herkesi Türk bayrağı altında toplamaya çalışan Hasan Efendi , 1334/1918’de Meşîhat (Şeyhülislâm’lık) tarafından, son Meclis-i Meşâyih’te üyeliğe atandı. Aynı yıl, bir Fermân-ı Hümâyunla Hacı Bektâş Velî Dergâhı Nakşî şeyhliğine atandı. Hatırlanacağı üzere, Hacıbektaş’daki ana tekkede Çelebiler kolunu temsilen Cemâleddîn Çelebi ( Ocak 1922’den sonra Veliyyeddîn Çelebi); Babagân kolunu temsilen Sâlih Niyâzî Baba bulunuyordu.
Millî Mücâdele yıllarında bu üç şeyh arasındaki problemler TBMM’ye taşınacak kadar çoktu ama Millî Mücâdele söz konusu olduğunda birlikte çalışabilecek kadar vatansever idiler.
Millî Mücâdele yıllarında da, Nakşî şeyh olarak bulunduğu Hacıbektaş’ta ‘vaazlarıyla vatanın kurtuluşuna hizmet ettiği’ için, 18 Ocak 1337 (1921) tarihli bir belgeye göre Hacı Hasan (Sinevî) Efendi’ye 1 Teşrîn-i Evvel (Ekim) 1336 (1920)’den başlamak üzere, bir mükâfat olarak aylık 500 krş. maaş bağlanmıştı. Bu maaşı almaya 1338 (1922)’de de devam etmişti. Konuyla ilgili belge ekteki gibidir. Okuyun, “Böyle Araplar da varmış, Allah razı olsun” diyin.