On beş Temmuz hain darbe girişimin üzerinden iki yıl geçti ve bu millet tüm dünyaya nasıl kenetlenebileceğini göstermiştir ve o karanlık gibi görünen ancak geleceğine ışık tutan bir gecenin ilerleyen saatlerinde duyulan Sela ile birlikte bu milletin özüne döneceği ilk anlar olarak tarihe geçmiştir. 15 Temmuz akşamı saat 22;30 sularında evime geldim ve saat 23 gibi temmuz ayının sıcağını balkonda akşam serinliğinde çayımı içerken İstanbul’dan bir akrabamın beni arayarak neler oluyor demesiyle televizyon, cep telefonu ve bilgisayarımdan olanı biteni anlamaya çalışırken Sayın Erdoğan’ın çağrısıyla ben de oğlumla beraber sokağa çıktım ve ilçe merkezinin halk ile dolu olduğunu fark ederek yürüyüşler yaptık saatin kaç olduğunu bilmiyorum fakat o saatlerde duyduğum Selalar insanı en ince damarından etkileyerek bir huşu içinde ve yürüyüş yapan halkın oturarak bazı kişilerin gözyaşları içinde ağlayarak dinledik. Bu yıl 15 Temmuz anma gecesinde tekrar Selaların okunduğunu işittiğimde hain darbe girişimi gecesi o selayı dinlediğim anlar ve duygularım aklıma geldi ve yanımdaki arkadaşıma o geceki Sela hepimizi nasıl etkilemişti diye anlattığımda arkadaşımda “evet o gece farklıydı” diyerek beni teyit etti. O gece gerçekten farklıydı o saatlerde biz bilmiyorduk ama masum insanlar bu vatanın bağımsızlığı bu bayrağın göklerde dalgalanması için bizler rahat yaşayalım diye birilerinin şehit olduğu anlardı ve gerçekten çok farklı anlam ve duygu içeriyordu.
Hani Milli şairimizin Çanakkale şehitlerine yazdığı şiirde;
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş Asker
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer
Dizeleri 15 Temmuz gecesi şehit olan kadını erkeği baba oğul hepsinin ruhları şad şehadetleri kabul olsun. İki yıl önce sokaklara çıkıp Vatan devlet ve millet diyerek darbeye karşı duran bu millet tankların karşısında dik durarak kurşunlara göğsünü siper ederek şehit olan, gazi olan bu vatan evlatları o gece hiçbir siyasi kimlikle sokağa çıkmadılar, o gece bir vatan evladı olarak sokağa çıktılar Milletin iradesine kilit vurmak isteyen hainlere karşı sokağa çıktılar ve mertebelerin en yükseği şehitlik mertebesine yükseldiler. O gece devletin asıl sahipleri milli iradesini sadece sandıkta oy vererek değil tankın ve kurşunun önünde can vererek gösterdiler. Temmuz darbe girişimi üzerinden iki yıl geçmesine rağmen hala bu hain girişime tiyatro diyenler ve destansı geceyi aşağılamaya kalkan küçük beyinlerin var olması manidardır. 15 Temmuz’un Şehitler ve Demokrasi günü olarak kutlanması özellikle sol kesimlerde bir karın ağrısı oluşturduğunu izlemekteyiz ki bazı yazılarda veya sosyal paylaşımlarda bunu görmekteyiz. Bu paylaşımların temel kaynağını Ana muhalefet partisi oluşturmaktadır, 7 ağustos yeni kapı Demokrasi ve şehitler mitinginden sonra ana muhalefet liderinin u dönüşü yaparak neredeyse tüm konuşmalarını 20 Temmuz darbesi söylemi olarak dillendirmesi parti tabanında kısmi destek bulmasını sağlamış ve 15 Temmuz darbesini unutturmak istediğini göstermiştir, ana muhalefet lideri bu söylemlerini bu hafta yaptığı grup konuşmasında halkı ayırarak sadece saray darbesi olarak nitelendirmesi taban desteğin de başarılı olamadığını göstermektedir keşke milletin 15 Temmuz’da yaptıklarını överken yine milletin yüzde elli iki buçuk oy vererek irade gösterdiği Sayın Başkan Erdoğan’a da gösterseydi. Gösteremedi çünkü söylem değişikliğine giderek halkın kahramanlığına vurgu yaparak Sayın Erdoğan’ı eleştirmeye devam etmesi yine kendi tabanında Ak Parti ve Erdoğan düşmanlığı üzerinden bir siyaset yolunu seçtiğini göstermektedir. Sayın Ana muhalefet lideri halkın yüzde elli iki buçuktan fazlasının oyunu almış ve Başkan olmuş Sayın Erdoğan’ın yemin töreninde ayağa kalkmayarak milletin iradesine saygı duymayan bir zihniyete sahip olduklarına tüm millet şahit olmuştur. Sandıktan çıkan sonuca ve Demokrasiye saygı duymayanlar şu an mecliste milletin vekili olarak çalışacakları olması 27. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin hararetli tartışmalara gebe olduğunu göstermektedir. Yani sözün özü bizim muhalefet hep muhalefet. Saygılarımla