15 Temmuz akşamı başlayan alçak darbe girişimi ve akabinde milletin inisiyatifi ele alarak hainlere gereken dersi verdiği, karanlıktan aydınlığa, karamsarlıktan destana dönen gecenin sene-i devriyesindeyiz.
Zaman çok çabuk geçiyor. Geçen bir yıla baktığımız da yaralarımız kabuk bağlamadı. Gereken adalet henüz sağlanmadı. Şehitlerimize verdiğimiz sözleri yerine getiremedik, vicdanımız rahat değil. Canhıraş bir mücadele örneğiyle bir gecede resmen postmodern bir kurtuluş savaşı verdik. Düşmanın kaç düvel olduğu üzerinden bir yıl geçmesine rağmen net değil. Bu olayda taşeron olarak kullanılan üç-dört harfli, hepsi birbirinden alçak, birbirinden şerefsiz terör örgütlerini saymıyorum bile. Eğer şanlı ordumuzun içine giren ruhunu batıya satmış kesinlikle asker diyemeyeceğimiz namussuz ajanlar başarılı olsaydı, bir gecede dört bir tarafımızdan işgal edilmiş olacaktık. Birkaç saat kararsız kalsaydık acaba mı diye düşünecek olsaydık iş işten geçmiş olacaktı. Fakat bir kez daha milletimizin derin irfanı devreye girdi. Cumhurbaşkanımızın da çağrısıyla birlikte bu alçaklara gereken dersi vermiş olduk.
FETÖ’nün ajanlarının ruhlarını batıya sattıkları, batının gücü karşısında hipnotize olup bu milleti hiç anlayamadıkları hain darbe girişimi sırasında bir kez daha ortaya çıkmıştı. Ortalama batılı kafasına göre asker yönetime el koyduğu zaman halk tepki gösteremez, askere karşı gelmeye cesaret edemezdi. Son olarak Mısır’da bunu tereyağından kıl çeker gibi başarmışlardı. Fakat bilmedikleri bir şey vardı. Bu milletin artık sabrı kalmamıştı. Çünkü son yüzyılda defalarca benzer oyunlara maruz kalmış, hep kaybeden olmuştu. Ne zaman ayağa kalkmaya niyetlense, ne zaman tamam bu sefer başardık dese, batı tarafından yönlendirilen içimizdeki bazen asker, bazen bürokrat, bazen de siyasetçi kılığına girmiş hainlerin eliyle yeniden çelme takılıp, başladığımız noktaya dönüyorduk. Aralıksız 14-15 yıldır iktidarda bulunan milli bir yönetimin göz göre göre devrilmesine elbette sessiz kalınamazdı ve öylede oldu. Köpeklerin gecesi akamete uğratılmıştı.
AK Parti hükümetini veya doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sevmemeye, desteklememeye bilirsiniz ama bu darbeyi destekleyeceğiniz anlamına gelmez. Darbe girişiminde bulunan alçaklar bunu hesap edemediler. Onların düz mantığına göre AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemeyen kitle bu darbe girişimine göz yumacaktı. İşte bu milletin aklına ihanettir. Bu millet yöneticisini beğenmiyorsa günü gelince seçimle onu rahatlıkla değiştirebileceğini gayet iyi biliyor. Kimsenin dolma aklına ihtiyacı yok. Hele ki bu akıl batının kibirli, her şeyi ben bilirim zihniyetiyle üretilmişse…
15 Temmuzun ardından başlayan süreci sulandırma çabaları maalesef kısmen başarılı oldu. Bu noktada bir yıl içerisinde onlarca farklı tavır sergileyen Kemal Kılıçdaroğlu’da her türlü övgüyü hak ediyor(!) Önce ülkede güven ve istikrarın sağlanması, kamudaki hainlerin temizlenmesi için ilan edilen OHAL’i darbe olarak nitelendirdi. Ardından utanmadan şehitlerimizin kanını hiçe sayarak bu alçak girişime kontrollü darbe dedi. Son olarak da casusluktan içeri girmiş bir milletvekiline destek olmak için terör örgütü destekçileriyle kol kola girerek Ankara’dan İstanbul’a kadar yürüdü. Bu kadar utanç ona yeter diyeceğiz ama umurunda bile değil ki. Tek derdi, kaset kumpasıyla birlikte oturduğu koltukta o koltuğa oturtanların isteklerini harfiyen yerine getirmek.
Darbeye karşı gelmek bir duruş, bir namus meselesidir. Bunun siyasi partisi ideolojisi aması, maması olmaz. Ya darbeyi desteklersiniz ya da karşı gelirsiniz. Bu süreç atlatıldıktan sonra elbette hatası olanlardan da gereken hesap sorulacaktır. Fakat geçen bir yılda daha tehlikenin geçmediği de gerçek. Bu darbe girişimi konusunda bizim safımız milletin yanıdır. İsmail Kılıçarslan’ın Cins Dergisi’nin Temmuz sayısındaki şu satırlarıyla yazımıza nokta koyalım;
“Safımız darbeci askerin, eyyamcı siyasetçinin, aptal vesayetçinin Avrupa’dan aldığı talimatla muhalif olmayı bir halt zanneden pis gavatın, duyarlılık kasınca yediği her haltı unutturacağını zanneden leş ahmağın, yağcının, yalakanın, emir erinin yanı değildir. Safımız muazzez Anadolu halkının yanıdır. ‘Türk’ kelimesinin ne anlama geldiğini bilenlerin yanıdır.‘Türkiye’ kelimesinin ne anlama geldiğini bilenlerin yanıdır. ‘Amerika’ kelimesinin ne anlama geldiğini bilenlerin yanıdır.”