Millet Ne İstiyor? Ne Bekliyor?

Prof. Dr. Erdal Arslan

Vatandaş makamında oturan değil, koşan, koşturan, terleyen, terleten, çalışan, çalıştıran, yöneticiler ve idareciler istiyor. Yöneticinin seçilmiş yâda atanmış olması da bir şeyi değiştirmiyor.  Yani ister atanmış olsun ister seçilmiş işini adam gibi yapan adamlar istiyor.

Kısa süre önce Ülkemiz vatandaşlarımızın yüksek teveccühü ile Türk siyasi hayatında yer almış birçok siyaset adamının arzuladığı Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini hayata geçirme başarısını gösterdi.

Bunu yaparken de artık bürokraside, iş yapamayan ve sadece laf üreten yöneticilerden daha çabuk kurtulacağına ve işini yapan liyakat ve ehliyet sahibi yöneticilerin daha kolay bir şekilde iş başına gelmesine vesile olacağına inandı bu yeni sistemin.

Bu sistem ile krizlerden daha çabuk çıkılacağına, içteki ve dıştaki düşmanlar ile daha hızlı ve etkili mücadele edileceğine inandı.

Millet bu sistem ile hem yürütmeyi, hem de yasama organını belirleyerek yargıya ve yargı mensuplarına da bir mesaj vermiş ve adaletin hızlı tecelli etmesi gerektiğini hatırlatarak, geciken adaletin adalet olmadığını ve olamayacağını söylemiş oldu.

Ülkemizin açık olarak saldırıya uğradığı bu dönemde ülkemizin bu değişiklikleri yapmış olması bugün çok büyük bir avantaj olarak karşımızda durmaktadır.

Bu avantajları sonuna kadar ve tam olarak kullanmalıyız ki yaptığımız bu sistem değişikliğinin ne kadar haklı bir değişiklik olduğunu vatandaşlarımıza bir kez daha göstermiş olabilelim.

Sözde muhalefet dediğimiz ama her şeye muhalif olmanın ötesine geçemeyenlerinde ne kadar yanıldıklarını bir kez daha ispatlamış olalım.

Ama yeni sistem ne kadar mükemmel olursa olsun, bu sistemin başarısını ya da başarısızlığını belirleyecek olan temel faktör sistemi yönetmek için atadığımız yâda seçilmesi için önerdiğimiz kişilerin doğru tercihlerden oluşup oluşmadığı meselesidir.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin iyi bir şekilde işleyebilmesi atanmışından seçilmişine tam bir koordinasyon içinde çalışmak, üretmek ve mücadele etmek ile olur.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde atamalar yapılırken pozisyon yâda unvanın ne olduğuna bakılmaksızın yani küçük büyük makam ayrımı yapılmaksızın işin ehline verilip verilmediğine çok dikkat etmek gerekiyor.

Devletin tam yeni sisteme göre teşkilatlanmasının yapılmaya çalışıldığı bir dönemde bu ekonomik savaşın başlatılması hiç tesadüfi olan bir olay değildir. Özellikle bu değişim ve geçiş sürecinde yapılacak atamalarda devlet konsantrasyonunu bozmakta şüphesiz bu “Şeytanlaşmış İnsanların” Liberal-Kapitalist Sistemin amaçlarından birisidir.

Onun için yanlış ve hızlı atamalar ile yanlış yeni teşkilatlanmalara sebep olmaktan kaçınırken, hantallıktan ve önceden sisteme dâhil olmuş hainlerden kurtulmaya da bir araç olarak kullanmalıyız.

Öncelikle yeni oluşturulan ve mevcudiyetini devam ettiren kurum ve kuruluşlarımızın başına “ehil”  kişileri getirmek olmazsa olmazımız olmalıdır. Süreç içerisinde gerçekleşen atamalar ve önümüzdeki yerel seçimlerde aday yapılacak kişileri belirlerken de aynı şekilde “işin ehli olup olmadığına” bakmamız lazım.

Çünkü artık “Vatandaş” ne istedi ise verdik; artık biz “adam gibi adamlar tarafından yönetilmek istiyoruz” diyor.