Kavramları kavramak, insanın maddeye ve mânaya bakışıyla yakından alâkalıdır. Bu bakışın çeşitliliği, kavramlara atfedilen anlamlara da çeşitlilik katmakta ve dolayısıyla kavram kullanımı da türlü şekillerde gerçekleşmektedir.
Kavrayabilmek için iki kavramı ele alacağız: ‘Millet’ ve ‘halk’
‘Millet’ ve ‘halk’ kavramları, mâna verme iklimi farklı olan insanların farklı şekilde kullandığı iki kavramdır. Bu iki kavramı kullananların maksadı tam olarak bilinmezse, bir yerindelik problemi yokmuş gibi görünür.
Şahsi kanaatimiz, ‘millet’ ile ‘halk’ kavramlarının birbirinin yerine kullanılamayacağı yönündedir ve bu satırların kaleme alınış sebebi de budur.
Millet, kelam olarak hem millidir hem de dinidir. Kaynağını ve kıymetini, Kitabımız Kur’an-ı Kerim’den ve büyük bir medeniyet geçmişinden alır. Hissiyatının kökleri sağlamdır ve kemâl bir kavramdır.
Millet, dertleri olan insanlardan oluşur. Millete sonradan dâhil olmak, sızıntı yapmak mümkün değildir. Buradaki kastımız, âri bir ırk muhafazası değildir. Böyle bir kasıt, bizim yakınımızdan geçemez.
Millet, ırki bir oluşum da değildir. Millet, bir medeniyet tasavvurunun en sağlam ve renkli mozaiğidir.
Millet, samimiyetin zirvesinde bir kavramdır ve sıcaktır, kucaklayıcıdır. Milletini seven ve milleti tarafından sevilen insanların, neden daha çok ‘millet’ kavramını kullandıklarını, ‘halk’ kavramına neden iltifat etmediklerini anlamak, zor olmasa gerektir.
Halk, geçmişten nasibi az olandır. Nasibin azlığı, nesebin çok eskilere dayanmamasından gelir. Halk, çok eskilerden kök almayınca, kök salıp koca çınara dönüşmesi de mümkün olmaz.
‘Halk’ kavramında bir belirginlik yoktur. Kalabalık ile yakın ilişki içindedir.
Halk, dil ile barışık olamadığı için, milleti oluşturan insanların dilinde de yer bulamamıştır.
Uzatmadan, meseleyi Türk Milletine ve Türk halkına getirelim.
Millet ve halk kavramlarının Türk Milleti için kullanımında -şu an yaptığımız gibi- ‘millet’ kavramı daha yaygın ve daha kabule şâyan bir nitelik taşır. Türk’ün yanına ‘millet’ daha çok yakışır ve bu birliktelikten Türk Milleti doğar.
Türk Milletinin kıymetli evlatları için ‘millet’ kavramı, kuşatıcı bir hâleye sahiptir ve dili ile kardeştir.
Bu Millete liderlik eden güzel insanlar, ‘Türk Milleti’ kavramını daha çok sahiplenmişlerdir ve bu kavramı, dillerinin en güzel dostu yapmışlardır.
Diline ‘millet’i dost edinen bu güzel insanları da bu Millet bağrına basmış, dost edinmiştir.
Kalem sahibi güzel insanlar da hep, Türk Halkı değil Türk Milleti kavramını kullanmışlardır.
Bu Milletin en güzel oluşumlarında hep ‘millet’ kavramı kullanılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Büyük Halk Meclisi değildir.
Dikkat edilirse, ‘halk’ kavramının kullanıldığı dernek gibi, örgüt gibi, parti gibi oluşumlardan bu Millet hep uzak durmuştur, güvenememiştir bir türlü. Örnek verirsek, kalemimizin prangası olan memuriyet, geçmişte yaptığı gibi gene bizi boş yere meşgul eder; girmeyelim.
‘Millet’ yerine ‘halk’ kavramını kullananlara şöyle bir bakacak olursak, bunların bu Millet ile pek de barışık olmayan insanlar olduğunu görmek mümkündür.
Milletin gönlüne giremeyen bu insanlar, ‘millet’ kavramını da dillerine yakıştıramadıkları için ‘halk’ kavramı ile idâre etmek zorunda kalmışlardır.
‘Halk’ kavramını kullanan bu ‘halk’çılar ise, Milleti idâre etme yetkisini hiçbir zaman Milletten alamamışlardır. Bu yüzden, ‘halk’çı olanlar, Milletin ferâsetinden korktukları için ‘millet’ kavramını kullanmak istemezler.
Bu Milletin kıymetli evlatları, “Türk Milleti, merhamet medeniyetinin mimarıdır” derken; bu Millet ile barışık olamayan ‘halk’çılar ise dil ucuyla “Türk Halkı……” diyerek söze başlarlar. Sözleri samimiyetten uzak olduğu için ve milletin evlâdı olamadıkları için ‘halk’çı olarak kalırlar.
‘Millet’ kavramını kullanmaya çalışan bazı ‘halk’çıların dilindeki eğretilik de dikkatlerden kaçmaz.
Günümüzdeki ittifaklara verilen isim bağlamında, ‘Millet’ kavramının ‘halk’çıların eğreti diline terkedilmiş olmasının, ülkemi yöneten insanlar için büyük bir tâlihsizlik olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Net ifâdemiz şudur:
‘Halk’ kavramı milletten ve bu Milletin kıymetli evlatlarının dilinden uzaktır.
‘Millet’ kavramının yerine ‘halk’ kavramını kullanmaya çalışmak, bu Millete açık bir tuzaktır.
Diyeceğimiz şu ki, ‘Türk Milleti’ kavramının mâna ve derinliğini ‘Türk halkı’ kavramı karşılayamaz; ‘millet’ yerine ‘halk’ kullanılamaz.
Test edelim:
Türk Milleti, diyelim ve hissiyatımızı kontrol edelim.
Türk halkı, diyelim ve yine hissiyatımızı kontrol edelim.
Sonucu kalbimize soralım. Türk Milleti, derken hissettiklerimizi, Türk halkı, derken hissetmeyeceğiz.
Bize hak vermeyen ‘halk’çıdır, vesselam.