MİLADİ YIL

Hasan Mutluoğlu

 

Aralık ayının son günündeyiz.Yarın Ocak ayının ilk günü.Dolayısıyle 2013 yılına, Miladi Takvim ölçülerine göre  yeni yıla girmiş olacağız.

Hıristiyan inancı ve kültüründe yer etmiş olan NOEL kutlamaları ve NOEL ile ilgili görsel figürler maalesef bize de bulaştırıldı.

Dinimizde ve kendimize has kültürümüzde böyle bir kutlama şekli yok.Bunu toplum bilimcilerimiz de zaman zaman ifade etmektedirler.Bu tür kutlamalar Hıristiyanlara özgü kutlamalardır. Almanya’da bulunduğum sürede 5 YILBAŞI, NOEL ve YORTU kutlamalarını yakinen gördüm.Kendi kültür ve inançlarını yaşatma/yaşama hassasiyetleri oldukça dikkatimi çekmişti. Kutlama programlarının içeriği ve şekli dini ağırlıklı olurdu.Alkol alma,davranışlarda aşırılık v.s toplumu rahatsız edecek şekilde olmazdı.

Çocuklar” NOEL Babalarından” hediye alacakları için “Noel Akşamını” sabırsızlıkla beklerlerdi.Bu kutlama ve seramoniler çocuklarının eğitimi için bulunmaz bir fırsat olurdu.

Bu anlattıklarım elbette şimdi de devam ediyor.Dünyanın birçok ülkesi yılbaşı kutlamalarına hazırlandı.Hıristiyan aleminin bayramı olan yılbaşı,ne yazık ki İslam Dünyasında ve Ülkemizde de yıllardan beri kutlanmakta ve şimdi de kutlanacak.

Tüketim savurganlığı,içki alemleri, inancımızın tersine işler, bütün Müslümanları rahatsız etti/ediyor.Bırakalım Hıristiyanlık adedi kendilerinin olsun.Biz kendi değerlerimize dönelim. Kendi dinimize ve milli kültürümüze uygun çok önemli günlerimizi ihmal etmeden kutlamaya devam edersek başka kültürlerin günlerine ilgi göstermeyiz.Bunun gereğini çocuklarımıza anlatamaz isek kültür sömürüsünü ve yozlaşmasını önleyemeyiz.

Yılbaşı bizim için anlamı ne olabilir? Sorusunun cevabı gayet basit.Uluslararası kabul görmüş zaman ölçme ve değerlendirme şekli olarak kabul edip,eski bir zaman diliminin sonu ve yeni zaman diliminin başlangıcı.Tıpkı günün başlaması ve günün sona ermesi gibi. Günün sonunda “Bu gün Allah için ne yaptın?”sorusunu sormaya cesaret edenlerin verdiği cevap gibi,Takvim Yılı sonunda da bu yıl; Dinim için,Ülkem için ne yaptım? sorusunu kendimize sorma cesaretimiz var mı?

Dini Bayramlarımızı,Milli Bayramlarımızı,Dini ve Milli önemli gün ve gecelerimizi “TATİL GÜNÜ” anlayışı ile değil,toplumun inşası için gerekli DİNAMİKLER olarak görerek kutlamak,çocuklarımıza yaşatmak bizim en önemli ve asli görevimizdir.

Ata ve dedelerimizin bizlere yaşattıkları güzellikleri, yozlaştırmadan çocuklarımıza aktarmak ve yaşatmak zorundayız.Ata olma,anne/baba olmanın gereği böyle olmalıdır ve de böyledir.

İslamın ikinci halifesi Hazreti Ömer’in (R.A)“İnandığın gibi yaşamazsan yaşadığın gibi inanmaya başlarsın.” Sözü zamanımızı ve yaşayış şeklimizi değerlendirme ölçeği olarak kullanmak ne kadar güzel olur. İnandığı gibi yaşayan toplum olamanın dileği ile,Yeni Takvim Yılının hayırlı olmasını,İslama,İnsanlığa ve ülkemize hayırlar getirmesi  duamız olsun.