Mezuniyet Töreninden Notlar

Gökhan Darılmaz

Son birkaç haftadır Konya’mız farklı bir heyecana, farklı bir güzelliğe ev sahipliği yapıyor. Kültür başkenti olduğu kadar, özellikle son yıllarda açılan üniversiteleriyle adeta öğrenci şehri olan kentimizde gençlerimizin mezuniyet coşkusunu yaşıyoruz.

Evlatlarının okullarını bitirmeleri hasebiyle veliler arasında ilk kez şehrimize gelen de var, sık sık ziyaretleri neticesinde adım adım Mevlana diyarını tanıyanda.

Anadolu’nun her yanından gelen ailelerimizde, simalar, yaşayışlar ve kültürler farklı olsa da keplerin fırlatıldığı , diplomaların alındığı programlarda yüreklerinde ortak iki duygu  hakim.

Gurur ve mutluluk…

Böylesi bir tabloya geçen hafta bende NEÜ Tıp Fakültesi dönem mezunlarının töreni vesilesiyle şahit oldum.

Kazanmasından okumasına kadar her bir aşaması büyük bir emek ve özveri gerektiren Tıp Fakültesinde, mezuniyet coşkusu da okulumuzun şanına yakışır biçimdeydi.

 Programa, 1996-2000 yılları arasında hizmet verdiğim 18 nolu sağlık ocağından birlikte çalıştığım Mehmet Ali Gedik’in kızı Dr. Fatma Gedik’ in daveti üzerine katılmıştım.

Törende, yalnızca Fatma kızımız ve Mehmet Ali Bey heyecanlı değillerdi.

Kardeşinin mezuniyetine katılan stajyer doktor Sıdıka Gedik’de ailesiyle benzer duygular içerisinde ortak mutlulukları paylaşıyordu.Sağlık camiasına  iki evladını doktor olarak kazandıran Mehmet Ali Bey’in  gururlu bir o kadarda mutlu bakışları, insanımızın nazarında doktorluğun hala en önemli mesleklerden birisi olduğunun en açık kanıtıydı.

Mutluluklar paylaşılınca artar derler ya, bizleri oldukça keyiflendiren diploma törenine dair birkaç noktayı da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Törende ilk dikkatimi çeken, katılımın yalnızca üniversite hocaları, öğrenciler ve öğrenci aileleriyle sınırlı olmasıydı. Halbuki sağlık gibi bir alanda yapılan hele ki böylesi anlamlı bir etkinlikte, diğer tüm paydaşların da yer alması ayrı bir şıklık, ayrı bir anlam katabilirdi.Konya Numune Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı  Dr. Ersin Bulun’ un kızı dönem birincisi Dr. Merve Bulun, aktardıklarımı doğrularcasına çok etkili bir konuşma yaptı.

 Meslektaşlarının da duygularına tercüman olan doktorumuz intern sorunlarına dikkat çektiği konuşmasında “İnternlerin tüm kliniklerde tıbbi sekreter, hemşire, bazılarında hizmetli çok azında da doktor işleri veriliyor. Bu durum kesinlikle kişisel yada klinik uygulaması şeklinde olmamalı, bir disiplin içinde üniversitenin hak ve sorumluluklar bağlamasında bir tarzı oluşturulmalıdır” dedi.

Öğretim görevlileri tarafından diplomaları verilen öğrenciler özellikle Acil Profesörü Dr. Başar Caner’ e büyük tezahüratta bulundular.

Gerek bir ağabeyleri gerekse meslektaşları olarak, sağlık camiamızın en asli unsuru olan gencecik, yüreği pırıl pırıl doktor kardeşlerimize birkaç önerim olacak.

·         Öncelikle özelde hekim dayanışmasını, genelde de sağlık camiası birliğini mutlaka gerçekleştirin. Zira bizi bizden daha fazla kimse anlayamaz. Asla ama asla başka bir hekimi karalamayın, arkasından konuşmayın. Hastaların size anlattığı tek yanlı hikayeler gerçeği yansıtmayabilir.

·         Hekimlik onuruna yakışmayacak hiçbir siyasi- sosyal veya hukuksal olayın içinde olmayın. Herkesi eşit görüp eşit şekilde davranın.

Tecrübelerle, anılarla, acılarla, mutluluklarla en önemlisi her zaman umutla edindiğim, büyüklerimizin bize verdiği öğütler eşliğinde yaşayarak öğrendiğim nasihatlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Yolunuz hep açık olsun.

 

Hayırlı işlerinizde başarılar diliyorum.