HDP'li bir "bayan" (hanım değil) milletvekili bir teröristin mezarına gidiyor ve "dua" ediyor. Veya biz öyle zannediyoruz.
Görüntüde teröriste ait olduğu ifade edilen ve tek başına olan mezarın yanında bir bayan (hanım değil) milletvekili arkasında bir grup bay.....
Zerdüşt inancına mensup olduğunu öğrendiğimiz ve dağlarda domuz etiyle beslenen bir teröristin mezarı başında bir milletvekili…......
Devletin kendisine tahsis ettiği resmi TBMM 029 plakalı vasıtayla terörist mezarını "ziyaret" ediyor ediyor bu bayan milletvekili…….
Bu bir "bayan" milletvekilidir.
Laik Türkiye'de "mezar ziyaretinde hanımlar başlarını örter, siz niye örtmüyorsunuz?” şeklinde bir soru laikliğe aykırıdır. Böyle bir soruyu soramayız. “Hanım” ve “bayan” kavramlarının aynı olmadığını ifade ettim. Bu fark meselesi uzun bir izahı gerektirir. Ama şu kadarını söyleyelim; “Bay” kavramı laik olduğunu söyleyen (öyle olup olmadığı da karışık olan) köksüz ve nevzuhur olanların tercihidir. “Hanım” kavramı kadim Türk geleneğinin hürmete şayan asil bir tercihidir.
Demokrasinin "köpürtüldüğü" bir ülke olan vatanımızda devlete kurşun sıkan birisinin mezarına aynı devletin resmi arabasıyla nasıl gidersin sorusunu da sormak havada kalıyor.
İtlerin başıboş olduğu ve insanların bağlandığı bir ülke haline getirilmek zor bir ortam…
Lozan görüşmeleri sırasında Churchill “Türkiye 40 okkayı geçmemelidir” demiş….
Lozan görüşmeleri sırasında olup bitenler konusunda ülkemizde bilinenler çok az ama kimin umurunda ki…
Ülkeyi “kurtarıcılardan” 80-90 sene sonra kurtarmaya becerebildik derken bu defa PKK belasına müncer olduk. Diğer taraftan da paralel hastalığına müptela olduk.
Bela üstüne bela…
İşin acı tarafı 1930’lu yıllardaki “kurtarıcılardan” medet umanlar var hala ülkemizde…
BÜYÜK MİLLETLER BÜYÜK İMTİHANLAR GEÇİRİRMİŞ.