Çok değil yaklaşık bir buçuk ay önce millet olarak büyük bir felaket atlattık. Vatanımız ve milletimiz için 240 şehit verdik. 15 Temmuz gecesinden sonra ülke olarak büyük bir sınavdan geçiyoruz. Din kisvesine bürünmüş bu eli kanlı terör örgütünün bütün kirli çamaşırları bir bir ortaya dökülüyor. Örgüte kimler yardım etmiş, kimler bağlılık yemini etmiş hepsi yavaş yavaş açığa çıkıyor.
Tam içerdeki hainler temizleniyor milletimiz bundan sonra huzur bulacak derken şimdi de bir başka eli kanlı terör örgütü PKK düğmeye bastı. Geçen hafta, önce Van ardından Bitlis sonra Elazığ ve son olarak da Gaziantep’teki patlamalarda onlarca şehit verdik. Elazığ’daki patlamayla ilgili Başbakanımız Binali Yıldırım, “FETÖ görevi terör örgütüne devretti“ dedi. Başbakanımızın ne demek istediğini anlamak çok da zor değil. FETÖ 15 Temmuz’da yüzüne gözüne bulaştırdığı işi PKK’ya destek vererek iç karışıklık çıkarmaya çalışıyor.
Terör örgütleri, demokrasi nöbetinde sağcısı, solcusu, CHP’lisi, MHP’lisi her kesimiyle birlik olan milletin moralini bozmaya, ülkede oluşturulmaya çalışılan güven ortamını bozmaya çalışıyorlar. Her yönüyle deşifre olan FETÖ’nün son çırpınışları bunlar. Orduda, kamuda ve ülkedeki her kurumda ne kadar FETÖ üyesi varsa hepsi temizleniyor. Örgüte para aktaran koca koca holdingler bir bir deşifre oluyor. Medyada yakından tanıdığımız ünlü iş adamları art arda gözaltına alınıyor. Spor dünyasından şaşırtıcı isimler duyuyoruz her gün FETÖ’ye bağlı olan. Hakan Şükür, basketbolcu Enes Kanter gibi isimler bunların en bilinenleri. Kim bilir daha bilmediğimiz hangi isimler var. Hangi taşı kaldırsak altından bunlar çıkıyor.
Elazığ’ da yaşanan patlamanın tarihi tesadüf değil elbette. Patlamadan bir gün önce Elazığ’da FETÖ’ye karşı düzenlenen bir operasyonla çok sayıda emniyet personeli açığa alındı, birçok hâkim ve savcı gözaltına alındı. Ertesi gün bölgenin huzur adası Elazığ’da böylesine büyük şiddetli bir patlamanın olması FETÖ – PKK ilişkisinin ne kadar ciddi boyutta olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. 3 şehit ve 217 yaralının olduğu patlama artık huzur isteyen milletimizi derinden üzdü.
Ülkemiz son yıllarda neredeyse bütün terör örgütlerinin hedefi haline geldi. Bunun tek bir sebebi var; meyve veren ağaç taşlanır. Türkiye son yıllarda dünyada söz sahibi olan bir ülke olmaya başladı. Büyüyen ekonomisiyle yerli ve yabancı yatırımcıların gözdesi olan, sürekli değişen ve gelişen bir ülke. Hal böyle olunca Türkiye’nin büyümesini güçlenmesini istemeyen malum dış güçler terör örgütlerini besleyip ülkemizin üzerine salıyorlar. Bu zamana kadar emellerine ulaşamadılar, bundan sonra da ulaşamayacaklar Allahın izniyle.
Ülkemizde durum böyleyken Suriye’de de iç savaş durmuyor, oradaki insanların acısı, dramı bitmek bilmiyor. Savaştan kaçanların çilesi ise daha da içler acısı. Avrupa Birliği Türkiye’ye sözünü verdiği sayıda sığınmacıya kapılarını açmadı. Söz verdiğinin ancak yüzde birini aldı. Çek Cumhuriyeti Müslüman sığınmacı kabul etmiyormuş. Sebebi terör tehlikesi. Avrupa ülkeleri terör ile Müslümanlığı bağdaştırmış durumda. Çünkü dünyadaki bütün terörist faaliyetler İslami bir kalkan altında yapılıyor. Oysaki o bütün sapkın örgütlerin Müslümanlıkla uzaktan yakından alakası olamaz.
Suriye’deki iç savaş 6 yıldır durmadan devam ediyor. Savaş başladığında daha doğmamış olan 5 yaşındaki Ümran’ın, Halep’e düşen bombalardan sonra enkaz altından çıkarıldığı görüntüler tüm dünyanın dikkatini çekti. Ümran’ın ambulansın koltuğunda otururken etrafa şaşkınlıkla bakışı, yüzündeki kanları silmeye çalışması herkesin vicdanını sızlattı. Ama vicdanların sızlaması yetmez, bir şeyler yapabilmek lazım. Yoksa bu görüntüler iki gün sonra unutulur gider. Bir Ümran değil ki 6 yıldır Suriye’de 14 binden fazla çocuk öldü. Yaralanan ve sakat kalanların sayısı ise bilinmiyor.
Ülke olarak nasıl büyük bir iç savaşın eşiğinden döndüğümüzü tahmin bile edemeyiz. Suriye’de ölen çocuklar bizim çocuklarımız olabilirdi. Her gün bomba sesleriyle uyanabilirdik. Çok şükür ki hainler amaçlarına ulaşamadı. Cennet vatanımızın kıymetini bilelim. Vatanına hizmet etmek isteyen herkes işini en iyi şekilde yapmalı. Bu vatanın ekmeğini yiyip farklı amaçlara hizmet edenler bunun bedelini er geç ödeyeceklerdir.