Dünyanın neresinde olursanız olun Konya denildiği an, arkasından MEVLANA sözünü hemen duyarsınız. Mevlana ayrıcalığını kırk yıl önce göreve başladığım yerde, onbeş yıl sonra da Almanya’da yaşadım.
Konya ve Mevlana’nın ayrılmaz bir bütün olması, Konya’da yaşıyor olmanızdan dolayı siz de ister istemez özdeşleşmeniz doğal hale geliyor.
Almanya’da beraber çalıştığım Alman meslektaşlarımın Konya ve Mevlana ilgileri, heyecanları beni çok etkilemişti. Zaman zaman Konya ve Mevlana ile ilgili bilgilenme/bilgilendirme çalışmaları yapmıştık. Mevlana ilgisi bizi birbirimize yakınlaştırmıştı. Kendi değerimiz olan birinin başka milletin fertleri tarafından ilgi ile kabul görmesi doğrusu beni çok etkilemişti.
Aralık ayı; Konya ve Mevlana İhtifalleri dolayısıyle önemlidir. Ölümü; “Düğün Gecesi” olarak tarif eden, insanlığa sevgiyi, hoşgörüyü aşılayan Mevlana’nın vefatının yıldönümü çeşitli etkinliklerle kutlanır.
Mevlana’yı herkes kendi kültür seviyesi ve anlayışına göre bilir ve tanır. Konuşmalarını Mevlana’nın bir sözü ile zenginleştirmeye çalışır.
Anma İhtifalleri dolayısıyla düzenlenen törenlerde, televizyonların programlarında, gazete haberlerinde köşe yazılarında Mevlana’nın öğretilerine geniş yer verilir. Yabancı uyruklu Mevlana sevenleri Konya’ya akın eder.
Son zamanlarda Konya Gazetelerinde geniş yankı bulan Konya dışındaki alternatif Şeb-i Arus törenlerine tepki bizce de haklı bir tepkidir.
Atalarımızın “Taş yerinde ağırdır” sözü bu durumu çok net bir şekilde izaha yeterlidir diye düşünüyorum. Değerleri köklerinden kopardığınız zaman aslından uzaklaştırır “Güdük” hale getirirsiniz.
Değerlerimizin aslından uzaklaştırılması Milletimize nelere mal olduğunu yakın tarih itibarı ile hepimiz şahidiz. Konya’nın yöneticileri, sivil toplum kuruluşları ve en önemlisi halkı bu duruma seyirci kalamaz.
İnanıyorum ki, “Mevlana İhtifalleri”ni düzenleyen taraf olan Kültür Bakanlığımız bu duruma kayıtsız kalmayacaktır.
Mevlana’nın kendisine dönmek, öğretilerinden iki damlacık paylaşmak istiyorum.
“Cennette olmak istersen;
-Herkesle dost ol, kimsenin kinini yüreğinde tutma,
-Merhem ve mum gibi ol, iğne gibi olma,
-Çok şey isteme, kimseden fazla olma.”
Oğluna der ki:
“Eğer hiç kimseden sana fenalık gelmesini istemezsen;
-Fena söyleyici,
-Fena öğretici,
-Fena düşünceli olma!”
Kan ve gözyaşının akıtıldığı bölgemize “Sevgi ve Hoşgörü”nün hakim olması duamız olsun.