Çağımız insanının 21. yüzyılın başlarında kendisiyle tanıştığı sosyal medya/dijital medya, kısa sürede sadece bir iletişim aracı olmanın ötesine geçmiş; eğitim, kültür, din, sanat, ekonomi, siyaset gibi birçok alanda köklü bir dönüşüm ve yeniliği beraberinde getirmiştir. Sosyal medya ya da dijital medya denince¸ internet temeline dayalı özel iletişim kanalları kastedilmektedir. Bu kapsamda¸ messenger¸ twitter¸ facebook¸ viber¸ instagram gibi iletişim yolları insanların gündemine girmiştir. Toplumlar bu sanal dünyaya çok kısa sürede ve yoğun olarak adapte olmuşlardır. İletişim ve bilişim teknolojileri alanındaki bu gelişmenin kendisi her türlü övgünün üzerindedir. Esas olan teknolojinin kendisi değil, bu teknolojinin iyi ya da kötü alanda kullanılması sorunudur. Teknolojiyi dinin güzel saydığı, ahlakın onayladığı ve akl-ı selimin doğru bulduğu şekilde kullanmak, İslam’ın onayladığı bir tavırdır.
Yaşadığımız yüzyılda sosyal medyaya karşı çıkmak bir anlam ifade etmemektedir. Aksine yapılması gereken, bütün bir insanlığı kurtaracak iyi, güzel ve ahlaki değerler gibi temel ilkelere bağlı yeni bir yayın siyaseti geliştirmek ve bunu kalıcı hale getirmektir. Hiç kuşkusuz medya tüm unsurlarıyla kişilik, kimlik, inançlar ve değerler alanında olumlu ve olumsuz güçlü etkiler meydana getirmektedir. Sanal âlem de denilen bu âlem gün geçtikçe ve hem de hızlı bir şekilde yeni gelişmelerin yaşanmasına tanık olmaktayız. Bunların başında adına Metaverse denilen “evren ötesi” yeni bir paylaşım alanı gelmektedir. İçinde tüm dijital dünyaların bulunduğu kurgusal bir alan olan metaverse, kripto paralarla sanal âlem satışlarını da hızlandırmakla kalmadı, sanal yolla dini meselelerde bu tartışmanın içine dahil oldu. Sanal gerçeklik teknolojisi sınırları zorlayan yeni pek çok konunun da avatarları yoluyla gündemimize girmeye başladı. Biz Müslümanların gündemine evren ötesi yolla sanal hac ve umre yapmanın mümkün olup olamayacağı meselesi de girdi.
Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan metaverse dünyasına adım atmak suretiyle Kabe ve hac mekanlarının simülasyonunu sanal âleme taşıdı, Müslümanların Kâbe üzerindeki Hacerülesved taşını sanal olarak ziyaret etmelerini sağlayan bir girişimi başlattı. Bu durum, Hac ziyaretlerinin Metaverse evrenine taşınması tartışmalarını da beraberinde getirdi. İşin dini boyutunu bilmeyen çevreler, sanal ortamda hac ve umre ibadetinin söz konusu olup olamayacağını tartışmaya açtı.
Dijital bir teknoloji ürünü olan metaverse yoluyla kutsal mekânları tanıtmak, hac ve umre ziyaretini yapacak kimselere eğitim vermek için bu imkânları kullanmada bir beis yoktur. Faydalı da olur. Ancak, gerek salgın hastalık ve gerekse kota engeliyle sittin sene Hac ve umre yapmaktan mahrum olan ya da olacak olan Müslümanlara metaverse yoluyla Hac ve Umre yaptırmak mümkün değildir. Bu olsa olsa tanıtım ve eğitim amaçlı olabilir. Gerek Kur’an ve gerekse hadislerden hareketle söylemek gerekirse Hac ve Umre hem mali ve hem de bedeni bir ibadettir. Bu iki ibadetin ifası için bizzat fiziki olarak Hac ya da Umre için Kabe’de bulunmak gerekmektedir. Metaverse ile sanal ortamda umre ya da hac yapılamaz.