“Yeni bir on bir Eylül travması yaşıyor” diye duyurmuştu spiker hararetle Fransa’daki olayı. Baştan konmuştu meselenin adı, içeriği, sonucu ve hatta suçlusu.
Medya ısrarla vurguluyordu teröristin hangi asıllı olduğunu. “Cezayir asıllı saldırgan” diye başlıyordu her cümle. Cezayir “doğuyu ve doğuluyu” temsil ediyordu ve doğu da “İslam’ı”. İfadeye bakılırsa saldırgan tüm dünyayı ayağa kaldıracak yeni bir terör dalgası oluşturmuş ve bu dalga sayesinde teröre karşı yeni bir tavır alınacaktı.
Tüm Batı dünyası açık seçik olacak kadar bu işten sorumlu olanların Müslüman olması gerektiğini düşünüyordu. Her ne kadar salim ve insaflı yaklaşımlar var gibi idiyse de oklar dönüp dolaşıp İslam’a çevriliyordu.
Garip bir düzmece ve basit bir Amerikan filmi izler gibiyiz. Her uzman olaydaki karmaşıklığa ve bu karmaşaya rağmen çelişkilerle dolu sürece dikkat çekiyor. Biraz bakınca derin bir el, üst bir proje olduğunu herkes kabul ediyor. Kabul etmeyenler de söyleyemiyor.
Dünya sisteminin medya kolu sorumlusu Murdoch bu işten Müslümanların da sorumluluk alması gerektiğini açıkça ifade ederken aslında Fransa dâhil tüm Avrupa zihniyetini sesli ifade ediyordu. Liderler ortak bir yürüyüşle belki de tüm insanlığın ortak sorunu teröre karşı yürürken hepsinin aklında belki de kendi ait olduğu coğrafyanın nerede durduğunu ile ilgili derin düşünceler vardı.
Batı ve temsil ettiği medeniyet doğu ile olan savaşını tarih boyunca farklı şekil ve platformlarda yürütmeye devam edecek. Doğu onlar için sömürülmesi gereken ve hep alt edilmesi gereken bir düşmandır. Cezayir asıllı olduğu ısrarla vurgulanan kişinin aynı coğrafyasından binlerce kişiyi ülkesinde barındıran ve yüzyıllarca sömüren bir zihniyet aynı coğrafyadan bir falso gelmesini hazmedemiyor.
Batının hazımsızlığı saldırganın şahsında temsil ettiği medeniyetin yansıması… Esasen mesele de bu değil mi? Müslümanlar tüm batının İslam’la tanışmasını istiyor batı Hıristiyan olmasa da tüm Müslümanların kontrol edilebilmesini. Sahi içimizden birileri “bak işte ne hale düştüler, İslam’a saldırmanın sonu budur işte!” demiyor mu? Diğer yandan Batı bu halden yola çıkarak dünyaya “Müslümanlar birer terörist adayıdır” ispatını yapma çabasına girmiş olmuyor mu?
Müslümanlar kendini terörist olmadığına inandırmaya çalışıyor, Avrupa hepten masum rolüne bürünüyor. Dönüp bakınca bu işten kârlı çıkanın Müslümanlar olmadığı kesin, fakat batı da kazançlı çıkıyor sayılmaz. Yoksa görüntü mü öyle? Müslümanlar kârlı değil evet ama batı bir şekilde alacağını alıyor. Zihinleri bulanıklaştırıyor ve en neti safları netleştiriyor. Daha keskin duruyor batı.
Keskin durmak kime yarar, eğer Müslümanlar İslam’a teslim olurlarsa bize yarar. Kim hangi oyunu oynarsa oynasın.