Merkez Bankası Kanun’unda Acilen Değişikliğe Gidilmeli

Prof. Dr. Erdal Arslan

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Kanunu madde 56’da 2001 yılında yapılan değişiklik (karşılıksız para basmanın önüne geçmek için) sonrasında ilgili madde, MB “Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarına avans veremez ve kredi açamaz, Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarının ihraç ettiği borçlanma araçlarını birincil piyasadan satın alamaz” halini almıştır. Bunun sonucu olarak Merkez Bankası, Hazine’nin ihraç ettiği borçlanma araçlarını birincil piyasadan satın alamamakta, bu işlemi bankalar kanalıyla gerçekleştirmektedir. Yani bankalar, Merkez Bankasından aldıkları bir hafta vadeli düşük faizli krediler ve tasarruf mevduatı ile topladıkları fonları, daha yüksek faiz ile Hazine’ye borç vererek, riske girmeden kolay kazanç elde edebilmektedirler. O dönem şartları içerisinde olağan olan bu madde, günümüzde uygulanmaya çalışılan program nedeni ile ivedilikle “Ancak, Hazinenin ihraç ettiği borçlanma araçlarını serbest piyasa şartlarında piyasa oyuncusu olarak birincil piyasadan satın alabilir” şeklinde değiştirilmelidir.

Bu değişiklik ile Hazine, borçlanma ihalesine bankalar ile girebilecek, bankalara kullandırdığı Hazine kâğıdı karşılığı bir haftalık vadeli kredi faiz oranı ile Hazine’ye de faiziyle birlikte geri almak şartıyla borç verebilecektir. Bu da MB’dan kaynak sağlayan bankaların, Hazineye borç vererek elde etmiş olduğu aşırı kârı ortadan kaldıracak ve Hazine çok daha düşük bir faiz oranı ile borçlanmış olacaktır. Oysaki, şu anda, Hazine’ye göre daha riskli kabul edilen banka mevduat faiz oranları Devlet tahvili/Hazine Bonosu faiz oranlarından daha düşük hale gelmiştir. Olması gereken ise; Hazine kağıtlarının faiz oranının, en düşük faiz oranı olmasıdır. Bu dengesizliğin de ortadan kalkması için Merkez Bankası’nın, Hazine’nin ihraç ettiği borçlanma araçlarını, serbest piyasa şartlarında piyasa oyuncusu olarak, birincil piyasadan satın almasının önü açılmalı, piyasadaki en düşük faiz oranının Hazine borçlanma araçları faiz oranı olması sağlanmalıdır. Hazine borçlanma araçlarının faiz oranının düşürülmesiyle, bankaların tasarruf mevduatı ile topladıkları kaynakları kredilerde kullanması sağlanabilecektir. Bunu başarabilmenin yolu da, yine bu değişikliğin ivedilikle yapılmasından geçmektedir.

Yine, 19 Ekim 2005 tarihinde kabul edilen Bankacılık Kanunu’nun 144. Maddesinde; “Bakanlar Kurulu, bankaların ödünç para verme işlemleri ve mevduat kabulünde uygulanacak azamî faiz oranlarını, katılma hesaplarında kâr ve zarara katılma oranlarını, özel cari hesaplar dâhil bu maddede belirtilen işlemlerde sağlanacak diğer menfaatlerin nitelikleri ile azamî miktar ya da oranlarını tespit etmeye, bunları kısmen veya tamamen serbest bırakmaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu, bu yetkilerini Merkez Bankasına devredebilir.” ibaresi bulunmaktadır.

Dolayısı ile Merkez Bankası, Bankalar Kanunu gereği bankaların ödünç para verme işlemleri ve mevduat kabulünde uygulanacak azamî faiz oranlarını belirlemeye yetkili iken, faiz oranlarının belirlenmesini piyasa şartlarına bırakmasıyla piyasada dengesiz faiz oranları oluşmaktadır. Merkez Bankasının bankalara bir haftalık borç verme faiz oranı %14, tasarruf mevduatı faiz oranı ortalama %17 iken; bankalardan daha düşük riske sahip Hazine’nin ihraç ettiği borçlanma araçlarının faiz oranı %22’dir. Hiç emeksiz, birileri için %8’lik bir kazanç; bizim için ise bir kayıp söz konusudur.

Hazine borçlanma araçları faiz oranı, bu şekilde piyasa enflasyon oranının altında oluşacaktır. Yani, negatif reel faiz konusunu gündeme getirecektir. Ama, günümüz koşullarında AB ve ABD’de artan enflasyon oranları nedeniyle, negatif reel faiz söz konusu olmaktadır. Ayrıca, enflasyon oranın çok uzun olmayan bir sürede düşürülmesiyle, bu sorun da kendiliğinden son bulabilecektir.