Soru şu; senin millilik algın ve anlayışın ne? Millilik sınırını ne ile çizdin? Kimi soruların içinde cevabı ile mündemiç olduğu malumdur, kimi soruların ise cevabı suali soranla birlikte verilmiştir.
Dememiz o ki normal şartlar altında herkesin bir millilik anlayışı ve algısı var lakin bu algı kimi zaman ideoloji, dünya görüşü ve yakınlıklar, çıkarlar bütünüyle şekil değiştirebiliyor.
Farklı millilik algıları olması normal midir? Sorunun muhal olduğunu düşünüyorum. Milli bir bakışa sahiptir herkes, e iyi de neden bir türlü “tam mutabakat halinde” bir duruş sergiliyor değiliz. Sağ duyulu eleştiri ve muhalefet edebilmeyi karıştırıyor değiliz. Farklı düşünüyor, farklı açılardan bakıyor olmamız, gerektiğinde lüzum bile eder.
Farklı düşünüyor olmak yan yana olmamıza mâni değildir. Bilakis getirdiğimiz hayat tecrübesi, edindiğimiz birikim aynı olaylara farklı yaklaşabilmeyi sağlar ve bu farklılıklar zenginlik olarak geri döner. Yeter ki hakkı hakka teslim edelim. Kişisel çıkar ve düşmanlıklarımız bizi karşı karşıya getirmiş olmamalı değil mi?
Yukarıdaki ifadeleri her kimle paylaşsak son günlerin moda ifadesi ile “aynen” demez mi? Bu konuda aynen düşünüyoruz da neden ısrarla millilik duygusu üzerinden birbirimize vurmaya çalışıyoruz. Neden ısrarla birbirimizi milli olmamakla itham ediyoruz.
Sınırımızda yıllardır devam edegelen plan, proje, oyun, kavga gürültü bitmiş değil, bitecek de değil. Son günlerde malum çok çetin bir harekât devam ediyor. Zor şartlarda, bildiğin bir savaş yürütülüyor. Sevki ve idaresi oldukça ağır ve güç bir süreç değil mi bu? Ülke olarak farklı masalarda farklı satranç tahtalarında oyun oynuyor gibiyiz.
Mutlak gerçek olan ölümle karşı karşıya askerimiz ve halkımız. Bu gerçek karşısında mücadelesinden ödün vermeyen silah başındaki askerimiz dönüp geriye baktığında kendini yüreklendirecek bir sahne görmek istemez mi? Halkımız bu anlamda üstüne düşeni ziyadesi ile yapıyor.
Esasen bir savaşın tam ortasındayız, psikolojik, sosyolojik, ekonomik, siyasal birçok yönü var bu savaşın. Garip olan şu değil mi ki, kim durum ile ilgili bir açıklama yapacak olsa izahatın arasına “ama, lakin” diyerek şerh koyuyor. Bu şerhlerin çoğu görünüşte, evvela hükümete sonrasında diğer siyasal yapılara eleştiri gibi algılanıyor. Biraz detaya bakınca neredeyse bu harekattan memnun olmayan hatta rahatsız oldukları belli oluyor.
Milli olmak dediğimiz şey kime göre ve nasıl şekilleniyor, ya da bu şekli belirlemek imkânı var mı? Güya aydın denilen kimi artist, yazar, müzisyen “savaşa hayır” diyerek bir duruş sergiledi. Bazı dernek, birlik ve malum siyasi parti hepten karşı. Ana muhalefet ısrarla “lakin” diyerek bitiriyor açıklamasını.
Ölüm kimi durumlarda ad değiştirir. Bunlardan biri vatan savunmasında şehit olmaktır. Bu durumun “milli” olmak algısında tesiri daha kuvvetli olmalı vesselam.