Şu günlerde Şehit Başbakan Adnan Menderes’in avukatı Burhan Apaydın’ın talebi üzerine başlayan iadeyi itibar tartışması ciddiyetsiz CHP siyasetinin bir örneğinin daha gözler önüne serilmesine sebep oldu. Akla mantığa ve hukuka hiçbir şekilde uymayan Yassıada mahkemelerinde verilen ve “sizi buraya tıkan güç öyle emrediyor” şeklinde dile gelen kararları bugün hukuken yok hükmünde saymak için bile koşullar, şartlar üreten bir muhalefet var. Üstelik bu muhalefet partisinin adı bu hukuksuz sürecin failleri arasında da geçiyor. İsmet Paşa’nın 27 Mayıs’ın hazırlanması sürecindeki tahrik ve tehdit eden açıklamalarını hepimiz bilmekteyiz. Şimdi İsmet Paşa dönemi siyasetini güya reddeden bir genel başkan varken dahi bu hukuk komedisini yok saymak için Menderes ve arkadaşlarıyla birlikte Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının kararlarının da yok hükmünde sayılmasını istiyor.
İşin ciddiyetsiz tarafı; halkın seçtiği oylarla, tam da halkın istediği şekilde ülkeyi yönetirken bir takım dış destekli, içi kararmış subayın kişisel fantezileri sonucunda alınmış karar ile çeşitli suçlar işleyerek hapse girmiş ve neticesinde idam edilmiş bir Deniz Gezmiş’i kıyaslamak. Deniz Gezmiş’in asılmasına herhangi bir övgüde bulunmuyorum. Ben normal şartlar altında zaten idam meselesine de mesafeli duruyorum. Ancak buradaki mesele bazı suçlardan dolayı hapse giren birisinin işlediği suçlar ile tek suçu milletin adamı olmak olan Menderes’i aynı kefeye koyma gayretidir. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının suçları basit suçlar değildir. Bu suçlardan bazıları; silahlı örgüt kurmak, insan yaralamak, kolluk güçleriyle çatışmak, gasp ve soygunlar yapmak gibi ciddi suçlardır. Bu suçlar bu gencin asılmasına sebep olmaya bence de yetmez. Ve o dönemki Demirel iktidarı ciddi bir yanlış yaparak bu idam kararını onaylamıştır fakat elmalarla armutları aynı torbada toplarsak ciddi bir hata yapmış oluruz. Menderes ve arkadaşlarının suçlarını eğer varsa ve sayacak olsak bile bu saydıklarımızın suç değil ideolojik farklılık veya siyasi tercihler olduğunu görürüz. Örneğin Ezan’ın Arapça aslına geri döndürülmesi, Nato’ya girilmesi, İmam Hatip okulları’nın açılması, dini özgürlükler, Kürtler’e özgürlükler noktasındaki siyasetleri… Bunlar hep siyasi tercihlerdir. Zaten halkın Menderes’e olan muhabbetinin arkasında yatan gerçek de bu cömert siyasetidir.
CHP böyle bir ciddiyetsiz çıkış yapınca BDP boş durur mu, durmaz. BDP de işi iyice abartıp “topyekûn, herkesten özür dileyelim” noktasına kadar getirdi işi. Tabi BDP’nin geldiği ve halen daha içinde bulunduğu KCK, DTK geleneğinde hukuk böyle mi işler bilemem ama topyekûn bir özür gibi bırakın elmalarla armutları tüm meyveleri aynı torbada toplamak CHP’den ciddiyetsizlik noktasında bir adım daha ileride olduklarını bizlere gösterdi.
Menderes ve iki Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idam hükümlerinin bir an önce hukuken yok sayılması gerekir. Bu da yetmeyecektir, benim hep istediğim ve yazdığım bir konu var, o da; öncelikle Cemal Gürsel’in daha sonra da diğer tüm darbe ürünü Cumhurbaşkanlarının isimlerinin cumhurbaşkanları listesinden silinmesidir. Askeri rütbelerinin de bundan mütevellit olarak behemehâl kaldırılması gerekir. Bu sayede acılı ailelerden geriye kalanlara bu şekilde bir özürde bulunulmuş olacaktır. Bu olay önce kendi başına aşılmalıdır.
Önce milletvekilleri oturup Menderes ve arkadaşlarına yapılan bu katldeki hukuk kalkanını kaldırmalıdır. Ondan sonra ise sıra Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına gelebilir. Tartışılır ve bana göre de yanlış olan idam kararının hukukilik durumu kaldırılabilir. Ama popülizm olsun diye bir şehit başbakan ile bir suçluyu kıyaslama cehaletine girilmesin. Hele BDP’nn demeye çalıştığı gibi hala karmaşık bir konunun mağdurlarıyla Menderes’i lütfen aynı kefeye koymayalım. Aksi taktirde kaş yapalım derken göz çıkartırsınız. Menderes’ten özür dileyeyim derken Menderes’in sevenlerini bir kez daha üzmüş olursunuz. Çünkü bu tartışmalar bile Menderes’e hakarettir. Çözüm bu şekilde toplu bir özürle olacak olursa bu tam bir fiyasko olur. Terör mağdurları veya devletin işkencelerine maruz kalanları, Deniz Gezmiş’leri, ülkücü camianın verdiği kayıpları daha sonra ister ayrı ayrı, isterlerse beraber bir şekilde halledebilirler. Onun tartışması ayrıdır. Ama CHP siyasetinin bu ciddiyetsiz ve kurnaz hali hep aynıdır.